94 kışında "Seni Seviyorum"la piyasaya çıkan ve müzik yolculuğunda 30 yılda birçok şarkıya imza atan Bora Öztoprak, yeni projesini NTVRadyo’da yayınlanan Albüm programında Zeynepgül Alp’e anlattı. 15 günde bir, YouTube kanalında popüler bir isimle sevilen şarkılarını seslendiren sanatçının bir de sürprizi var.
30 yıl geride kariyerinizde, aslında hiç müzikten kopmadan gelinen bir 30 yıl, buradan bakınca ne görüyorsunuz, nasıl geçti sizin için bu 30 yıl?
Çok enteresan tabii. Kariyerimin 30’uncu yılında olduğumu kabul etmek zor tabii ister istemez. Önemli bir süre bir kariyerde 30 yıl üretebilmek, bu şansı bulmak, seyirciyle sürekli temas halinde olmak, çok kolay bir şey değil. Bana kariyerimin ilk başında Grup Gündoğarken’in her bir üyesi tek tek söylemişti. Destekleri çok önemlidir her birinin, varlık sebebimdir yani. Onlar kalıcı olmak, kalıcı şarkılar yapmak önemli derdi. Sadece popüler olmak adına değil, kalıcı işler yapmak önemli diye. Çok haklılarmış, kalıcı olmak böyle bir şeymiş demek ki. 30 yıl sürekli üreterek geçti, arada küskünlüklerim de oldu. Arada çok güzel zamanlarım da oldu. Bence şahane bir 30 yıldı.
Bu 30 yıllık kariyerde 6 albüm, 3 single görüyoruz. Sıra Bize de Gelecek çıkış albümü, sonrasında Bu Şehir, Başıma Bela mısın?, Bence, Tam Karşındayım, Çetrefilli Yollar ve Büyüdü albümleri… 2013’ten bu yana sanırım albüm yok. Neden 2013 yılından bu zamana yeni bir albüm gelmedi? Orada bir boşluk mu var?
Öncesinde var aslında 2007 - 2013 arasında ne albüm ne single, hiçbir şey yapmadım. O küskünlük dönemi dediğimiz şahane bir dönemdi.
Neden küstünüz peki?
Biraz yorgunluk da olabilir. Kendi yolunu kendi bulmaktan yorulmak. Aklıma fikir gelmiyordu artık. O ara hayatımıza dijital giriyordu. Değişim yaşanıyordu, o değişime ayak uydurmak lazımdı. Yani küskünlükten çok belki de bir demlenme dönemiydi bugünden baktığımda.
“ALBÜM YAPMAK BİR MACERA ARTIK”
Belki de durulması gereken bir dönemdi diyebilir miyiz?
Evet, yani genelde hayat bana o anlamda iyi davranır. Belki o dönem arasında bir şeyler yapsaydım hayal kırıklıklarım daha büyük olacaktı bilemiyorum. O demlenme dönemi bana lazımmış. O gün küskünlük zannediyordum. Bugün demlenme olarak değerlendirebiliyorum. Öyle bir demlendi ki 2013 yılında "Çetrefilli Yollar" single olarak çıktı. Biz o single kaydettiğimiz stüdyoda sevgili Derya Kadayıfcı, sen Bora Öztoprak’sın, albüm yakışır sana dedi. Başıma dert açtı. Ömer Teoman "Büyüdü" albümüm prodüktörlüğünü yaptı. 12 şarkılık güzel bir albüm oldu. O benim son albümüm, albüm yapmanın bir macera olduğunu düşünüyorum artık.
“ÜRETİM ANLAMINDA DAHA ÖZGÜR BİR DÖNEMDEYİZ”
Bir müzisyen olarak geçmiş ve bugünü kıyaslayın desem ne derdiniz?
Her iki dönemin artıları da var eksileri de. Bugünkü dönemde çok zeki ve yaratıcı müzisyenler çıktı. Müzikal anlamda da, şarkı sözü anlamında da çok yaratıcılar. Türkiye’de şarkı yazarlığı gelişti. "Yüzyüzeyken Konuşuruz" geldi aklıma. Onların yazdığı şarkıları o zaman yapımcılara götürseydik adam sen bizle dalga mı geçiyorsu derdi. Çünkü, sayfalarca söz yazıyorlar ve kitleleri o sayfalarca sözü ezberliyor ve de bayıla bayıla dinliyorlar. 90’larla aradaki fark biraz daha üretim özgürlüğü. Bugün kimsenin başında artık bir yapımcı kılıcı yok. 4,5 tane büyük yapımcı kaldı. Ana akım işler yapıyorlar. Ben mesela hiç bir yapımcıyla çalışmıyorum. Son yapımcım Ada Müzik. Onlardan da gayet memnundum. Üretim anlamında daha özgür bir döneme girdiğimizi düşünüyorum. Eskiden yapımcılar stüdyoya girip şuraya darbuka çaldırsana diyenler olurdu.
Bugüne kalan isimlere baktığımızda özgün olmakta direten isimler olduğunu görüyoruz, bilmem katılır mısınız?
Kesinlikle katılırım. Tarkan mesela her albümünde bir fikir üretti. Ya imajında ya şarkı sözlerinde. Her bir ikilemesi bile birbirinden farklıydı. Mustafa Sandal mesela, kendi şarkıalrını yaptı, başka insanlarla paylaştı. Bir sürü isnana şarkı verdi, eser sahipliğini perçinledi, bugün hala var. Yaşar için geçerli, özgün kaldı hep. Kendi tarzına sadık kaldı hep. Kenan için geçerli, popüler dünyaya oynayan kişiler için de özgün olmak çok önemli bir ayrıntı. Ama Kenan’a benzesin, Yaşar’a benzesin, Bora’ya benzesin diyenlerin furyası da oldu tabii ki. Bir sürü benzerler türedi. Bir şudur kalıcı yapan; bir şarkıyı dinlediğinizde o şarkıyı ilk duyduğunuz yazın kokusu, mekanı anında gözünüzün önüne gelir. Bir şarkıyla aşık olduysanız, o aşkınızı hatırlarsınız, kalbiniz çarpar. O başka bir dünyaya ışınlar sizi. Dolayısıyla 90’lar çok uzun yıllardır Türk dinleyicisinin bir parçası.
Şimdi YouTube için sanatçı dostlarınızla birlikte şarkılarınızı yeniden söylüyorsunuz. Böyle kaç çalışma oldu? Devamı gelecek mi? Kimler var sırada?
30 yılda bir sürü şarkım var pek çok insanın hayatına değmiş olan ya da hayatını sıyırıp geçmiş olan. Hem şarkılarıma hem de beni bugüne kadar dinleyip buraya taşıyanlara bir vefa borcu olarak görüyorum bunu. Baştan düzenleyip, çok sevgili orkestra arkadaşlarımla canlı canlı çalıp, 15 günde bir müzisyen bir arkadaşımla düet olarak yorumluyoruz. Bora Öztoprak YouTube kanalından yayınlanıyor.
İlk video Grup Gündoğarken’le oldu. Sonra Uraz Kaygılaroğlu geldi, en sevdiği şarkı "Gidiyorum"muş, onu söyledik. Başak Gümülcineoğlu geldi sonra. Yaşar’la da "Akdeniz Geceleri"ni söyledik. Güzel geldi. 30 yılda 30 şarkı olacak. Ancak "Seni Seviyorum"u bir büyük orkestrayla bir büyük sahnede söylemek istiyorum. Sevgili menajerim bu projenin sahibi, Gökhan Paşakan. Süreç içinde aklımıza başka bişey gelirse yaparız ama "Seni Seviyorum" için artık bir şey yapmam lazım.
NTV