Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin vesayetçi anlayıştan arınmış demokratik bir anayasa yapmak zorunda olduğunu belirterek, 'sadece darbeciler tarafından yazılmış olması bile değişmesi için yeterli bir sebep' yorumunda bulundu.
Erzurum'da çalışmalarını sürdüren Adalet bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Erzurum İl Başkanlığı'ndaki Türkiye Buluşmaları programına katıldı.
Giyim kuşam özgürlüklerinin olmadığı dönemden bugünlere geldik
Tunç, vatandaşların alım gücünü artırmaya çalıştıklarını vurgulayarak, enflasyonu ekonomi programıyla tek hanelere düşürüp alım gücünü artıracaklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar '4,5 yıl acil eylem planı' ile işe koyulduklarını anımsatan Tunç, şunları kaydetti:
"2007 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri geldiğinde, vesayetçi anlayış düğmeye bastı. Cumhuriyet mitingleri adı altındı kaos ortamı oluşturmaya çalıştılar. Sonra 367 krizi icat ettiler. e-Muhtıra verdiler ve hükümet ona sert bir cevap verdi. 'Oturun oturduğunuz yerde, herkes işine bakacak' dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimini o günkü vesayetçi anlayışa sahip Anayasa Mahkemesi iptal etti. Halkımıza gittik ve seçim yaptık. Cumhurbaşkanını halk seçsin referandumu ile ülkemizde yeni bir dönem daha başlattık. 2008'de kapatma davasıyla karşılaştık. Zaten AK Parti ilk kurulduğu günden kapatma davasıyla karşılaşmıştı. Kurucu üyeleri başörtülü diye partimize ihtar çekildi. Biz Türkiye'yi böyle bir hukuk düzeninden devraldık. Vesayetçi anlayışın her alanda hakim olduğu bir dönemdi. Giyim kuşam özgürlüklerinin olmadığı dönemden bugünlere geldik. 2008'de bir oyla kurtulduk ve o dönem ne demişlerdi, 'AK Parti laikliğe aykırı eylemlerin odağı oldu.' Neden, bir okulda birkaç tanesinin başı kapalıymış. Nasıl böyle bir şey olabilir. Bu iktidar partisinin kapatılmasına sebep olabilir mi? Biz o günlerden bugünlere geldik."
'Bugün yargı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıktığı için onlar rahatsız'
Bakan Tunç, Türkiye'nin büyük atılımlar yapacağı zaman kaos ortamına sürüklendiğini belirterek, Gezi, 6-7 Ekim, 17-25 Aralık olayları ile 15 Temmuz FETÖ'nün darbe girişimini örnek gösterdi.
15 Temmuz gecesi yargı mensuplarının da ciddi bir kahramanlık örneği gösterdiğinin altını çizen Tunç, şöyle devam etti:
"Bugün yargı ile ilgili eleştirilerde bulunanlar, Türk yargısını yıpratmaya çalışanlar, kasıtlı bir hareket içinde ve biz bunun farkındayız. Onların rahatsız oldukları şeyin ne olduğunun da farkındayız. Bugün yargı, birilerinin arka bahçesi olmaktan çıktığı için onlar rahatsız. Yargımız milletin yargısı olduğu için rahatsızlar. Yargı içinde hatalı kararlar olamaz mı, elbette olabilir ama onun düzeltilme imkanı zaten yargının içinde var. Hatalı kararın istinafta, temyizde düzeltilecek yolu var. Ama ne yapıyor, bir örneği alarak bütün 25 bin hakim savcının görev yaptığı, yılda 12 milyon kararın verildiği noktada o bir karar üzerinden çıkıp bütün yargıyı töhmet altında bırakan bir tavır sergiliyor. O rahatsızlıklarda bulunanlar, aslında 27 Mayıs yargısını, başbakanları, bakanları asan yargıyı özleyenler.
12 Eylül'de darbecilerin yanında duran, onları destekleyen, milletin hakkını, hukukunu savunmayan, darbe mağdurlarını yargılayan yargıyı onlar tasvip ediyor. 28 Şubat sürecinde darbecilere destek olan, darbeciler karşısında 'hazır ol'da durup adeta cübbelerini onların önüne seren bir yargı sistemi. O yargı sisteminin bugünkünden daha tarafsız olduğunu söyleyebiliyorlar."
Vesayetçi sistemin, milletin iradesinin yanında duran yargı sisteminden rahatsız olduğunu söyleyen Tunç, "15 Temmuz'da yargımız milletiyle beraber insan haklarını savundu. O gece insanlar meydanlara koşarken cumhuriyet savcılarımız evlerinde oturmadı, gitti adliyede soruşturmaları başlattı, darbecilere yakalama ve gözaltı kararı verdi. Onlar zindanlarda şu anda hesap veriyorlar, aradaki fark bu. Geçmişteki vesayetçi yargı anlayışından çıkan, bugün ise milletin yargısı haline gelen, milletin hakkını hukukunu savunan, milli iradenin yanında duran bir yargı sisteminden maalesef rahatsız olduklarını görüyoruz." ifadelerini kullandı
Anayasa için birlik çağrısı yaptı
Bakan Tunç, "Vesayetçi anlayıştan tamamen arınmış, demokratik, sivil, katılımcı bir toplum sözleşmesi hüviyetinde, herkesin, her düşüncenin kendisini içinde bulduğu demokratik bir anayasayı yapmak zorundayız. Türkiye Yüzyılı'nın başındayız. Cumhuriyet'imizin 2. yüzyılının başında artık darbecilerin yazdırdığı bir anayasa ile devam etmemeliyiz. Sadece darbeciler tarafından yazılmış olması bile her şeyi bir tarafa bırakın, değişmesi için yeterli bir sebep. İnşallah 28. Dönem parlamentosunda uzlaşma sağlanır, demokratik bir anayasa yapılması konusunda siyasi partilerimiz mutabık olur. Kim mutabık olursa, kim uzlaşmaya yanaşırsa, milletten takdir toplar, kim uzlaşmaz tavır içine girerse, kim darbeci anayasa ile devam edilmesi gerektiğini savunursa, onlar da milletten ilk seçimde cevap alır. O nedenle biz diyoruz ki birlik olalım." şeklinde konuştu.