Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, yeni yayımladığı özel haberde fındık ve Giresun'u anlattı.
Lynn Brown imzalı haber, ana sayfada "Türkiye'nin dünyaya tatlı hediyesi", içerideyse "Giresun, Türkiye: Dünyada fındığın başkenti" başlığına sahip.
Kakaolu fındık ezmesi, fındık aromalı kahve ve fındıklı çikolata sevenlerin, Giresun'dan haberdar olmayabileceği ancak kentin yüzyıllardır kadınların topladığı fındıklarıyla tanındığı belirtiliyor.
"Tarihin babası" Heredot'un bu topraklardaki fındık üretiminden MÖ 5. yüzyılda bahsettiği hatırlatılıyor.
Dünyadaki fındık üretiminin yüzde 72'sini Türkiye karşılarken, Giresun'un da yer aldığı Doğu Karadeniz yüzde 60'lık paya sahip.
Ancak BBC de fındıkların toptan satılıp katma değerli ürünlerle Türkiye'ye geri döndüğüne işaret ediyor.
Fındık Ocağı'nın kurucusu Seyyare Sungur gibi kişilerin, kadınların fındık toplamanın ötesine geçip üretim ve ticarette de söz sahibi olmasının sembolü haline geldiği bildiriliyor.
9 yıl önce iki kız kardeşiyle birlikte bu şirketi kuran Sungur, Türkiye'nin fındıktan daha fazla kâr etmesi adına umut vererek şöyle konuşuyor:
Bu bölgede fındık ürünlerinin yüzde 80'i kadınlar tarafından işleniyor. Hem tarlada hem de bahçede bu fındıklarla en iyi ilgilenenler kadındır. Biz de artık kadınların hem yetiştirici hem de karar alıcı pozisyonunda olmasını istiyoruz. Artık çok sayıda kadın, bu ürünün ne kadar değerli olduğunu anlamaya başladı ve daha niceleri üretime girişti. Bence bu harika.
Seyyare Sungur, Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) işbirliğiyle bu yıl 17.'si gerçekleştirilen Türkiye'nin Kadın Girişimcisi Yarışması'nda, Fındık Ocağı girişimiyle "Türkiye'nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi" seçilmişti.
Diğer yandan uzmanlar, bölgedeki iklim değişikliğinin nemle beraber böcekleri de artırdığını belirtiyor.
Giresunlu Bitki Koruma Bölümü Profesörü Sebahat Sullivan, özellikle son 3-4 yılda bu sorunların büyüdüğünü ve bitkilerde mildiyö hastalığının da geliştiğini vurgulayarak şöyle diyor:
Halk böcek ilacı kullanıyor ama bu iyi bir şey değil. Toprakta pek çok mikroorganizma yaşıyor ve biz bunları hayatta tutmak zorundayız.