Gezi Parkı protestolarının planlayıcılarından olma suçlamasıyla gözaltına alınan menajer Ayşe Barım, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme" suçlamasıyla tutuklandı.
Barım savcılık ifadesinde hakkındaki suçlamaları reddetti, "Sanatçıların fikirlerini hiçbir şekilde yönlendirme yaparak herhangi bir organizasyon içine girmedim" dedi.
Son süreçte tanık olarak ifadelerine başvurulan oyuncular Rıza Kocaoğlu ve Halit Ergenç hakkında da “yalan tanıklık” iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
Savcılık, Kocaoğlu ve Ergenç'e Gezi Parkı davasının sanıklarından Mehmet Ali Alabora ile görüntüleri olmasına karşın "irtibatlı olmadıklarını ifade etmeleri nedeniyle" yalan tanıklık soruşturması açtı.
Barım savcılık ifadesinde ne dedi?
Barım savcılık ifadesinde, "Ben yakın olduğum, ortak iş yaptığım sanatçılarla hiçbir zaman meydana çıkıp beyanat vermedim. Onlara da böyle bir açıklama yapmaları hususunda herhangi bir yönlendirme ve telkinim asla olmadı" dedi.
BBC Türkçe'nin incelediği savcılık ifadesi şöyle devam etti:
"Birlikte çalıştığım oyunculardan hiçbirisi bana gelip birlikte Gezi Parkı'na gidelim gibi bir şey söylemedi. Ben genelde onların gittiği gün orada bulundum."
Barım, Gezi Parkı'na hatırladığı kadarıyla bir ya da iki kez gittiğini söyledi:
"İlk gittiğimde sanatçılar şiir okurken izleyici olarak katıldım. İkinci gittiğimde çok kısa süreliğine gittim. Biriyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. Sanatçılarla beraberdim diye hatırlıyorum."
Barım'a Mehmet Ali Alabora ile protestolar sürecinde yaptığı telefon görüşmeleri de soruldu.
Alabora'yı bir oyuncu olarak ve Oyuncular Sendikası başkanı olarak tanıdığını söyleyen Barım, çalıştığı oyuncuların Gezi sürecinde başlarına provokatif bir eylem gelmesinden endişe duyduğu için, Oyuncular Sendikası başkanı olması sebebiyle Alabora’yı aradığını söyledi.
Barım davanın tutuklu sanıklarından Osman Kavala ile görüşmelerine ilişkin soruya ise, Kavala'nın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Anadolu Kültür ile resmi ya da gayrı resmi bir ilişkisinin olmadığı, kimseyi buraya yönlendirmediği ve destekler bir tutumda bulunmadığını söyleyerek yanıt verdi.
'Etki ajanlığı' suçlaması
Barım'a 2021'de Türkiye'de yaşanan orman yangını ve depremlerden sonra oyuncuların Twitter üzerinden "HelpTurkey" (Türkiye'ye yardım) paylaşımları yapmasıyla ilgili de soru yönetildi. Bunun ülkeyi uluslararası arenada yetersiz gösterme amacıyla yapıldığı öne sürüldü. Barım böyle bir yönlendirme yapmadığını söyledi:
"Benimle asla bir ilgisi olamaz. Bu paylaşım benim bilgim, dahlim dışında milyonlarca kişi tarafından yapılmıştır".
Barım ifadesinde "Üç haftadır süre gelen bu kabusun içinde psikolojik olarak çok kötü durumdayım. Sosyal medyada hiçbir karşılığı ve kanıtı olmayan büyük bir organize saldırının kurbanıyım. Bu mağduriyetimin devletim tarafından giderilmesini istiyorum" dedi
BBC Türkçe'nin incelediği mahkemeye sevk yazısında, Barım için "karar verici, yönlendirici, danışılan ve onayı alınan bir kişi olduğu anlaşıldı" şeklinde ifadeler yer alıyor.
Aynı yazıda, Barım'a, menajerliğini yaptığı tanınmış oyuncuları Gezi'ye katılmaya teşvik ettiği, şirketin "etki ajanlığına yöneldiği" suçlaması yöneltilmişti.
"Etki ajanlığı" olarak bilinen düzenleme, iki kez TBMM gündemine gelmiş ancak geri çekilmişti.
Barım’ın tutuklamasına tepkiler
Barım'ın tutuklanmasına siyasiler ve gazetecilerden tepki gelmeye devam ediyor.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, tutuklama haberini X üzerinden, Çağlayan Adliyesi'nden çektiği videoyla duyurdu.
Tanrıkulu "Bu tutuklama gösteriyor ki; hiçbir yurttaşımızın Türkiye'de hukuki güvenlik hakkı yoktur. Eğer hukuki güvenlik hakkımız yoksa, o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukuk devleti olmadığının işaretidir" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz" dedi.
Aynı paylaşım, CHP'li başka siyasetçiler ve belediye başkanlarından da geldi.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, "Uydurma suçlar, uydurma gerekçeler, darbe teşebbüsü yalanları… Tek gerçek var o da şu: Gezi halkın direnişiydi. Şimdi korkmakta haklılar çünkü Türkiye onların istediği gibi bir ülke olmadı, olmuyor, olmayacak" şeklinde bir paylaşım yaptı.
Ne olmuştu?
Ayşe Barım hakkında ilk olarak, dizi sektöründe tekelleşmeye neden olduğu suçlamasıyla "çalışma hürriyetinin ihlali" ve "şantaj" iddialarına ilişkin soruşturma açıldı.
TV100 yazarı Fuat Uğur'un 26 Eylül 2024 kaleme aldığı bir makale ile başlayan süreçte 10 Ocak'ta Barım hakkında piyasada tekelleşme ve şantaj iddialarıyla ilgili soruşturma başlatıldı.
13 Ocak'ta Barım'a yurtdışına çıkış yasağı getirildi.
15 Ocak'ta Serenay Sarıkaya tanık olarak, 21 Ocak'ta Deniz Işın mağdur olarak, 23 Ocak'ta Nedim Saban tanık olarak ifade verdi.
Tekelleşme iddiaları ile ilgili soruşturma sürerken Barım 24 Ocak'ta gözaltına alındı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada Barım'ın 29 Mayıs - 2 Haziran 2013 tarihleri arasında şirketi bünyesindeki sanatçıları Gezi Parkı olaylarına katılmaları için yönlendirdiği iddia edildi.
Barım'ın evinde ve iş yerinde aramalar yapıldı.
Soruşturma kapsamında sanatçılar Halit Ergenç, Dolunay Soysert, Rıza Kocaoğlu, Mehmet Günsür, Ceyda Düvenci ve Nejat İşler polis eşliğinde adliyeye götürülerek ifade verdi.
Ayşe Barım kimdir?
1970 doğumlu Ayşe Barım, ID İletişim menajerlik şirketini 2002 yılında kurdu.
Barım, şirketin internet sitesinde yayınladığı bir notta, bir süre önce şirketin günlük yönetimini ekibine bırakarak Alice müzikali gibi yaratıcı yapımcılık projelerine yoğunlaştığını söyledi.
ID İletişim'in temsil ettiği sanatçılar arasında Ali Atay, Aslı Enver, Bensu Soral, Bergüzar Korel, Birce Akalay, Caner Cindoruk, Ceyda Düvenci, Dolunay Soysert, Ece Sükan, Erkan Can, Ezgi Mola, Fahriye Evcen, Halit Ergenç, Hande Erçel, Hazal Kaya, Hümeyra, İpek Bilgin, Lale Mansur, Mehmet Günsür, Merve Dizdar, Nejat İşler, Okan Yalabık, Pınar Deniz, Rıza Kocaoğlu, Selma Ergeç, Serenay Sarıkaya, Sinem Kobal, Zerrin Tekindor gibi isimler var.
Gezi Parkı davasında kimler cezaevinde?
Gezi Parkı eylemleri nedeniyle açılan dava kapsamında sekiz kişi hüküm giydi.
İş insanı Osman Kavala "cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Diğer sanıklardan Can Atalay, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi ise "hükümeti ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmeye yardım etmek" suçlamasından 18'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Kavala ve diğer yedi sanığa verilen hapis cezalarının ardından, yurt dışında bulunan diğer sanıklar Memet Ali Alabora, Henri Jack Berkey, Pınar Öğün, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi'nin dosyaları ayrıldı.