Yeni Günaydın
Geri

Aşkın Nur Yengi: 'Hayatımın Odağında Kızım Var'

Yeni Günaydın Editörü Nilüfer Bayrı, Aşkın Nur Yengi'yi ağırladı.
Aşkın Nur Yengi: 'Hayatımın Odağında Kızım Var'
Haberler / Magazin
11 Haziran 2022 Cumartesi 13:50
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

RÖPORTAJ: NİLÜFER BAYRI

Karaçiçeğim yaşamadığım çırılçıplak duygularım
Karaçiçeğim
Yok olup giden sevda baharlarım
Karaçiçeğim...


Bu sözleri okuduğunuzda hepinizin Aşkın Nur Yengi dediğinizi duyar gibiyim. Hafızalarımızdan silinmeyen birçok şarkıya imzasını atan Yengi’ile beş çayında buluştuk.
Son derece samimi son derece içten sohbetimizde Aşkın Nur Yengi’ye ait her şeyi Aşkın’ın ağzından okuyacaksınız.

Bir Aşkın Nur Yengi markası var bu markanın oluşması nasıl oldu?

Hikayemin başlangıcı ilkokulu bitirdikten sonra İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı sınavlarına girmemle başladı.
O zamanlar ablam Süheyla Yengi, İstanbul Türk Musikisi Devlet konservatuarında okuduğu için annem ablanla git gel, hem daha kolay, hem de aklım kalmaz, böylece daha rahat okul hayatını geçirirsin diye ısrar edince onun dediğini yaptım.
İstanbul Türk Musikisi Devlet konservatuarında çello öğrencisi olarak okumaya başladım . Eğitimim esnasında ablam Sezen Aksuya vokalistlik yapıyordu. O arada Sezen abla ile ortaokul döneminde tanıştım.
Onno Tunç ve Sezen Aksu, benim çello çaldığımı öğrenmişler ve beni çello çalmak üzere evlerine davet ettiler.
Fakat o gün geldiğinde ben heyecandan çelloyu istediğim gibi çalamadım. Çünkü Sezen abla yanıma gelmişti ve benim elim ayağım titriyordu. Sonra Sezen abla bir de şarkı söyle dedi bana, ben de Ajda Pekkan’ın ‘Bir Günah Gibi’ şarkısını söylemeye başladım.


Sezen abla heyecanla : ‘’Süheyla bu nasıl bir ses? Hemen Aşkın’ı bizim ekibe alıyoruz’ dedi. Ve artık ben Sezen Aksu, Onno Tunç orkestrasında vokalist olarak çalışmaya başlamıştım.
Bu zor bir süreçti. Çünkü hem okul, hem sahne oldukça yorucuydu. Ablam hamileliği dolayısı ile ayrılınca ben tek başıma kaldım.
Bu arada Sibel Can ile gazetelerde ‘ yaşı küçük çocuk çalıştırıyorlar’ diye haberimiz çıkmıştı. Hatta bu haber yüzünden disipline verildim ve okuldan 15 gün uzaklaştırma almıştım.
Daha sonra stüdyo şarkıcılığı yaptım duyduğunuz bir çok reklam müziklerini Harun Kolçak ve ben söyledik. (Algida Eti Calve Nivea v.s)
Sonra uluslararası yarışmalar başladı. Altın Portakal Müzik Festivali ve Kuşadası Müzik Festival’nde 1. olduk. Ardından Eurovision şarkı yarışmasına ‘Haydi Söyle’ diye bir şarkı ile Harun Kolçak’la beraber katıldık. Bunca birincilikten sonra yarışmada sıfır puan aldık.:))

19 yaşıma geldiğimde Sezen abla ‘artık sana albüm yapalım’ dedi. Vokalistlik yapmayı çok sevdiğim için, Sezen abla hem albümümü çıkardı, hem de Sezen Aksu sahnesinde 2 sene daha vokal yapmaya devam ettim.

İlk albümünüz ne zaman çıktı?

Sezen Abla ile 1990 yılında ilk albümüm ‘Sevgiliye’ çıkardık. Korsan albümlerin en yoğun olduğu zaman olmasına rağmen 3,5-4 milyon satış yaptı. Bu arada ilk korsan albümümü kendim Kıbrıs’ta yakaladım.
Albüm kapağımın fotokopisini basmışlar. Bir tane alabilir miyim dedim? Adamda beni tanımıyor. Al abla dedi. Bende aldım plakçıma götürdüm hemen tedbir kararı aldırtarak bütün korsan albümlerimi toplatmıştık. Şimdiye kadar 12 albüm çıkarttım.


Kendinizde en beğendiğiniz özelliğiniz nedir ?

Mertimdir. Hiç kimsenin arkasından oyun çevirmem yüzüne söylerim. Camiada parmakla sayacağım kadar az görüştüğüm insan var. Tabii ki herkesle yüz yüze geliyorum ama derin
arkadaşlıklarım sınırlı. Zaten diken üstünde yaşanılan bir camia o yüzden çok fazla konuştuğum ya da görüştüğüm insan yok. Karakter olarak da öyleyim kalabalıkları severim ama yalnız kalmayı da severim.


Duygusal mısınız?

Tipik bir yengeç burcuyum öyle söyleyeyim sana. Kırılmaktan ve incinmekten korkarım. Çünkü bunların tedavisi bende uzun sürüyor.

Kendinizde beğenmediğiniz özelliğiniz ne?

Aşırı duygusallık hoşuma gitmiyor mesela. Daha dik durabilmek isterdim. Detaycı bir yapım var bu huyumu da çok sevdiğim söylenemez. Bir de keşke bazı konularda daha hırslı bir kadın olsaydım.

Daha hırslı bir kadın olsaydınız ne olurdu peki?

Pozitif hırsım daha fazla benim. Ama bazen negatif hırs da gerekiyor bu hayatta insana. Ben mesleğimi icra ederken hırslı bir insanım. Benim sevmediğim hayatın bütünündeki zarar veren hırslar.
İncindiğim zaman kabuğuma çekiliyorum keşke öyle biri olmasaydım. Kim incittiyse kabuğuma çekilmek yerine ona cevap verebilseydim.


Yıllar geçmesine rağmen birçok şarkınız hala dillerde. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Sahiciliğe. O dönemler, o yıllar çok sahiciydi. Herkesin duygu anlamında birikimleri vardı. Aşka inanırdık, sevdaya inanırdık, ayrılığa inanırdık.
Şimdi bunların hiçbirine inanmıyoruz çünkü dünyanın sunduğu yeni teknolojik sistem bizi mekanikleştirdi. Duygu yok hiç birimizde.
Bugün aşka baktığın zaman eskisi gibi yaşanmıyor. Birinden hoşlanıyorsun o kişi birkaç gün sonra başka birinden hoşlanıyor. Böyle bir aşk olur mu? İnsanın kendine karşı saygısızlığı olarak görüyorum böyle bir yaşantıyı. Aşk çok daha derin bir duygu. Eskiden sevdiğimiz zaman birini geceler boyu salya sümük ağlardık. Elini tutmak için üç ay düşünürdük.
Bu duyguların getirdiği melodiler bize öyle çok şey kazandırdı ki hala onları dinliyoruz ve yaşıyoruz. Şimdi mesela bana sorsan son çıkan şarkılar, şarkıcılar kim diye inan müzisyen
olmama rağmen çoğunu tanımıyorum. Yeni çıkan şarkıların çoğu benim hayatımda uzun süre yer edecek şarkılar değil.


Şarkıların akılda kalıcılığını sağlamak için ne gerekiyor o zaman?

Bir şarkıyı dinlediğinde sana dokunması lazım. Bana bir sürü şarkı sözü getiriyorlar ama hiç biri bir şey hissettirmiyor. Dinliyorum, dinliyorum hiç etkilenmiyorum. İnanmadığım bir
şarkıyı sırf güzel olmuş diye okuyamam.

Duygu yüklü sözlere, müziklere ne oldu?

Söz yazarlarıda haklı. Dünyanın bu kadar karmakarışık bir dönemine denk gelmişiz. Bu dönemde hiç kimse bir şey yaratamıyor. Her şey engelleniyor hayatta. Duygularımız,
yaratıcılığımız. Çünkü hep bir kaygı var. Bir şeyler değişmek zorunda. Yoksa bu kısır döngünün içinde hiç bir şey üretilemez. Bizden sonra gelecek olan nesil daha mekanik olacak.
Bir anne olarak kendi kızıma elimden geldiğince örf ve adetlerimizi öğretmeye çalışıyorum.
Ben bizim çocuklarımızın gelenek ve göreneklerine bağlı olan son nesil olduğunu düşünüyorum. Cep telefonuna doğan bir neslin ebeveynleriyiz. Ben kızıma teknoloji konusunda lahana gibi geliyorum.))
Bazen birlikte ödevlerine bakıyoruz aynı sonucu buluyoruz ama izlediğimiz yol o kadar farklı ki ‘Benim kafamı karıştırma anne’ diyor bana ben kenara çekiliyorum.


Teknolojinin gelişmesi sizce iyi mi oldu?

Teknolojinin gelişmesi tabii ki iyi bir şey. Ama her şeyi dozu belirler hayatta. Öyle bir şey oldu ki yataktan gözümüzü telefonla açıyoruz, yatarken Ipad ile uyuyoruz.
Herkes yalnızlaştı. Bu durumu da düzeltmek yine insana kalan bir şey. Şimdi ki çoğu çocuğun sohbet konusu marka arabalar, marka telefonlar ve marka ayakkabılar. Bizim zamanımızda İETT otobüsüne biner giderdik taksi bir lükstü bizim için.

Ben çocukluğumda bayramlık ayakkabılarımla birlikte uyurdum. Z kuşağı dediğimiz neslin böyle sahici heyecanları yok maalesef. O yüzden korkuyorum ben, yeni jenerasyonun derin bir mutsuzluğu olabilir. Kişisel olarak bu durumu halledemezlerse çok zor zamanlar onları bekliyor.

Kızınız Nazlı’nın gözünde nasıl bir annesiniz?

Bana her zaman ‘Anne sen benim kahramanımsın’ der. Galiba herşeyi tek başına başaran bir kadın olduğum için.

Kızınız üstünde şöhretli anne ve babaya sahip olmanın ters etkileri oldu mu?

Hayır olmadı. Doğduğu andan itibaren alışık olduğu için ona tuhaf gelmiyor.

Kızınızı pek medyada görmüyoruz?

O hakkı ona bıraktım ben. Hoşlanmayabilir basınla iç içe olmaktan. Ama genelde göz önünde olmayı sevmiyor. Bu da onun kişisel tercihi.

Anne ve Babanın ayrı olması kızınızı ne kadar etkiledi?

Her çocuğu etkiler bu durum. Etkilemiyor desek yalan olur. Her çocuk ailesini birlikte görmek ister. Ama Nazlı mutlu bir çocuk. Önemli olan onun hikayesinden çalmamaktı. Ben yaşadığım olumsuzlukları bir kenara bıraktım tamamen, çocuğumun iyi olması için çaba sarf ettim.
Nazlı, aile eksikliğini yaşamasın diye ben üzerime düşen vazifeyi elimden geldiğince doğru yapmaya çalıştım.


Boşanalı uzun zaman olmasına rağmen hayatınızda kimsenin olmamasının sebebi nedir?

Kızımın çocukluk döneminden geçerken ona olan sevgimi ve onun hikayesini bölmek istememem.

Rahibe Teresa gibi yaşamışsınız o zaman:)

Öyle demeyelim de:) Bu işler ısmarlamayla hesapla kitapla olmuyor. O bir enerjidir. Biz eski kafalı insanlarız. Ben aşka inanmayan insanla hayat kuramam. Onu da hissetmem ve aşık olmam lazım.

Sizin aşık olabileceğiniz insan nasıl olmalı?

İyi yürekli olması ve benim buna sonsuz inanmam lazım.

Aşka inanıyor musunuz?

Hala çok inanıyorum. İnanmazsam zaten yaptığım işe ters düşer. Ben aşk şarkılarının kadınıyım. Ama gerçek aşktan bahsediyorum. Çok uzun zamandır da gerçek bir aşk ne duydum ne de gördüm.

Hayatınızda aşkın eksikliğini hissediyor musunuz?

Benim gerçek aşkım kızım. Zaman zaman tabii ki hissediyorum ama çocuğumla geçirdiğim zaman her şeyin eksikliğini kapatıyor.

Uzun zamandır albüm çıkarmıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı??

Single bile çıkaramıyoruz ne albümü! Bir tane şarkı buluyorsun digital ortamdan çıkarıyorsun bu da bana çok mekanik geliyor.
Eskiden albümü açmanın bile bir heyecanı vardı. Ne giymiş, şarkının sözleri ne, saçları nasıl?
O dönem benim albüm kapağımdaki saç modelim yüzünden kuaförler isyan etmişti herkes benim saç modelimi istiyormuş.


Sosyal medya ile aranız nasıl?

Ben o konuda maalesef iddialı değilim. İşim gereği Instagram açtım. Fanlarım sağ olsunlar onlar benim yerime gayet güzel idare ediyorlar.
Ben pek göz önünde olmayı seven bir kadın değilim. Hayatı normal bir birey olarak yaşamayı seviyorum. Canım istiyor sabah kalkıyorum Eminönü’ne gidiyorum. Bütün pazarları dolaşıyorum geziyorum esnafla sohbet ediyorum. Hoşuma gidiyor insanlarla o sosyal ilişkiyi kurabilmek. Hayatı ıskalamak istemiyorum. O yüzden her şeyi dolu dolu yaşamak güzel.


Hayatınızda sizi mutlu edecek üç şeyi sayın desem…

Kızımın sağlıklı ve mutlu bir birey olabilmesi, ikinci olarak mesleki yeterliliğimin uzun süre devam etmesi üçüncü olarak da dünya barışı isterim. Herkes barış içinde yaşasın.

Z kuşağına tavsiyeleriniz neler?

Z kuşağının yanında biz lahana gibi kalıyoruz.:)) Muhteşemler. Hepsi lise mezunu doğdu zaten. Hepimizden çok bilgililer, dünya onlara çok önemli bir ayrıcalık sundu ama bunu sunarken dünyanın aşk ile döndüğünü unutmasınlar. Ailenizden, sevgiden kopmayın. Yapay zekanın onlara veremeyeceği şeyler var. Her şeyi dozunda yaparlarsa güzel bir gelecek onları bekler.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNDEM EKONOMİ POLİTİKA DÜNYA MEDYA SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİK YAŞAM BUGÜN NEYE ZAM GELDİ DİKKAT! İLGİNÇ HABERLER
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Yeni Günaydın