ABD'de 1992 yılında dünyaya gelen Nicholas Browning okulunda oldukça başarılı, sosyal yönden aktif ve arkadaşları tarafından da sevilen bir öğrenciydi. Babası John W. Browning tanınmış bir avukat, annesi Tamara ise ev hanımıydı. Nicholas'ın aynı zamanda Benjamin (11) ve Gregory (13) adına iki küçük kardeşi de vardı. Ancak ailesiyle mutlu gibi görünen bu genç 15 yaşındayken tüm hayatını altüst edecek tüyler ürperten bir olayın mimarı oldu.
HERKES UYUYUNCA EVE GİRDİ
Nicholas'ın 16 yaşına girmesine bir hafta vardı. O gece bilgisayarda oyun oynamak için geceyi bir arkadaşında geçireceğini söyleyerek evden ayrıldı. Ancak gecenin bir yarısı kendi evine dönmek için yola koyuldu. Tüm ailesinin uyuduğuna emin olduktan sonra da sessizce eve girdi ve tüm ailesini babasına ait silahla vurarak öldürdü. Cinayetten 5 saat sonra ise yeniden arkadaşının yanına dönerek bilgisayar oyunu oynamaya devam etti. Öğleden sonra tekrar eve gelmek için arkadaşlarının yanından ayrılan genç, onları bir de partiye davet etti. Nicholas içeri girdiğinde bir müddet bekledi ve sonra polisi arayarak babasının cesediyle karşılaştığını söyledi. O sırada parti için yanına gelen arkadaşları ise suç mahallindeki görevlilerle karılaştı. Genç, polise tüm cinayetleri kendisinin işlediğini itiraf etti.
KÖTÜ NİYETLİ VE ALKOLİKTİ
Bazı akrabaları onun sadece tedavi edilmesi gerektiğini düşünürken bazıları da cezasız kalmaması gerektiğini savundu. Nicholas'ın avukatları bu korkunç olayın alkolik babası yüzünden yıllarca maruz kaldığı kötü muamele ve şiddetin bir sonucu olduğunu, gördüğü şiddetten kurtulmanın tek yolunun da ailesini öldürmek olduğunu düşündüğünü iddia etti. Mahkemeye ilk çıktığında tüm yaptıklarını kabul ederek ağlayan Nicholas da ebeveynlerini 'kötü niyetli alkolikler' olarak tanımladı.
Yetkililer ise cinayete arkadaşının evinden dönerken 1 gecede karar verdiğini söyleyen Nicholas ile aynı fikirde değildi. Uzmanlar göre bu bir planlı cinayetti. Arkadaşları da Nicholas'ın ailesini öldürmekle ilgili şakalar yaptığını ama bu konuda gerçekten ciddi olmadığını düşündüklerini ifade etti. Adli psikiyatrist Neil Blumberg ise katilin suçunu itiraf ederken ailesinden bir çöp gibi bahsettiğini vurguladı.
MEKTUP ARKADAŞI ARIYOR
Şimdilerde 30 yaşında olan ve 2031 yılında şartlı tahliye edilmeyi bekleyen Nicholas ise tek başına akşam yemeği yemeyi ve istediğini yapmayı dört gözle beklediğini aktarıyor. Çocuk yaşta tüm ailesini öldürerek katil olan ve yıllardır tutuklu bulunan Nicholas, geçtiğimiz günlerde mahkumların kendisine online mektup arkadaşı aradığı sosyal bir ağ olan Write A Prisoner'da profil oluşturarak oldukça neşeli göründüğü fotoğraflarını ekledi. Profilinde beklentilerini anlatan genç, sıcak bir sohbet aradığını ve herkesle konuşmaya aç olduğunu söyleyerek şu ifadeleri paylaştı:
"Tahmin edebileceğiniz gibi hapishane güvenebileceğiniz insanlarla dolup taşmıyor. Ben artık küçük şeylerden zevk alıyorum ve müzik kesinlikle bunlardan biri. Burada bir hayat oluşturabilmek için elimden gelenin en iyisini yaptım. Bana çok şey öğreten, bana çok sevgi gösteren ailem ve arkadaşlarım olduğu için inanılmaz derecede şanslıyım. Korkmuş, kızgın ve kırılmış çocuğun ötesine geçmeme yardımcı oldular. Sizden haber almayı çok isterim."
Ailesini gözünü bile kırpmadan öldüren Nicholas'ın bu denli rahat ve neşeli olmasının tuhaf bulanlar ise bu girişimi 'ürpertici' olarak yorumladı.
Milliyet / Gonca Kocabaş