The Guardian, Rus milyarder Roman Abramoviç'in, eski kulübü Chelsea'yi nasıl finanse ettiğiyle ilgili bir haber yayımladı. Dün geçilen haberde oligarkın off-shore hesaplarını yaklaşık 20 yıldır yöneten Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) merkezli MeritServus şirketinin hacklenmesiyle ortaya çıkan Oligark Dosyaları (Oligarch Files) incelendi.
Abramoviç, 2003'te 140 milyon sterline satın aldığı Premier Lig ekibi Chelsea'yi yalnızca borç batağından kurtarmakla kalmamış, aynı zamanda kulüple birçok başarıya imza atmıştı. Yüksek bonservis bedelleri ödenerek çok sayıda transfer de yapılmıştı.
56 yaşındaki işinsanına, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından Birleşik Krallık (BK) hükümeti kendisine yönelik yaptırım kararı almıştı. Bunun ardından kulüp satışa çıkarılmıştı. Chelsea, ABD'li Todd Boehly öncülüğündeki konsorsiyum tarafından geçen sene 4,25 milyar sterlin karşılığında satın alınmıştı.
The Guardian, kulübü satın alırken Abramoviç'in parasının kaynağının pek sorgulanmadığını yazdı. Londra merkezli Kraliyet Silahlı Kuvvetler Enstitüsü'ne bağlı Mali Suçlar ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi'nin direktörü Tom Keatinge şöyle konuştu:
Para için kırmızı halı serilmişti. Paralarını BK'ye getiren kişiler iyi karşılanıyordu. Bu paranın nereden geldiğine dair soru sormak isteyen birinin olduğunu sanmıyorum.
Satıştan hemen sonra Chelsea'nin ana şirketi Fordstam'e 224 milyon sterlin faizsiz kredi verildi. Ancak bu fonun kaynağı belli değildi. Haberde, Oligark Dosyaları'nın bu konuda yeni bilgiler sağladığı yazıldı.
Sızan belgeler, verilen ilk kredinin Kelvedon Worldwide'dan geldiğini gösteriyor. Abramoviç'in sahibi olduğu Britanya Virjin Adaları merkezli şirketin, iki yıl içinde Chelsea'ye toplamda 382 milyon sterlin gönderdiği belirlendi.
İlk iki sezonda transferlere 230 milyon sterlin harcayan kulüp, Manchester United, Real Madrid ve Juventus gibi Avrupa devlerini geride bıraktı. Chelsea bu sayede 2005 ve 2006'da Premier Lig'de şampiyon oldu.
Bununla birlikte haberde "MeritServus dosyaları oligarkın parasının bu altın çağda Chelsea'ye nasıl aktığını göstermekle kalmıyor, kaynağa yeni bir ışık da tutuyor" ifadesi kullanıldı.
Haberde 2003'te, Rus işinsanının petrol şirketi Sibneft'in, rakibi Yukos'la birleşme kararı aldığı hatırlatıldı. Bu birleşme kararı aynı yıl rafa kaldırılırken Yukos'un eski CEO'su Mihail Hodorkovski, dolandırıcılık ve vergi kaçırma suçlarından tutuklandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e muhalif olmasıyla bilinen Hodorkovski, 10 yıl hapis yattı.
Guardian, birleşmenin iptal edilmesinin ardından Yukos'un Kremlin'in eline geçtiğini ve şirketin açık artırmayla satıldığını kaydetti.
Abramoviç ise anlaşmanın iptaliyle daha da zenginleşti. Abramoviç'in Chelsea'yi devralma çalışmaları yaptığı dönemde Yukos'un, Sibneft'in hisseleri için 3 milyar dolar ödediği yazıldı.
Abramoviç, Putin iddiasını reddediyor
Haberde, Rusya'da oligarkların Putin'den habersiz hareket edemeyeceği öne sürüldü. Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'tan John Lough, "Hodorkovski'nin tutuklanması, oligarkları Putin'in ciddiyetine dair uyardı" dedi:
Belirli bir zenginliğin tadını çıkarabilirler, bu işletmelerin yönetiminde sorumlu olabilirler. Ancak sadakatleri hissedarlara veya çalışanlara değil, Kremlin'e olmalıydı.
Lough, Kremlin'in onayı olmadan Abramoviç'in Chelsea'yi satın alamayacağını ileri sürdü. Abramoviç ise bu iddiayı hep reddediyor.
İncelenen belgelere göre Yukos'un Sibneft'e gönderdiği 1,25 milyar dolarlık ilk taksiti GKRY merkezli Kravin Investments aldı. Kravin'i denetleyen şirket Deloitte'un bir çalışanının, Abramoviç'in şirketlerinde çalışan bir kişiye Mayıs 2005'te gönderdiği e-postada Kravin'in Chelsea'nin satışında rol oynamış olabileceğini söylediği görüldü.
Öte yandan haberde, Kravin'in Chelsea'nin devrinde nasıl rol oynamış olabileceğine dair bir kanıt bulunamadığı vurgulandı. Yukos'un gönderdiği taksitle Chelsea'nin satın alımında kullanılan para arasında doğrudan ilişki de yok.
Ancak Kravin'in ana şirketi Kelvedon Worldwide, Chelsea'ye 1 milyar sterlinden fazla faizsiz kredi gönderdi. The Guardian, Abramoviç'in avukatlarının bu şirketler arasındaki ilişki hakkında yorum yapmaktan kaçındığını yazdı. Chelsea ise bu konuların kulübün eski sahiplerini bağladığını bildirdi.
Gazprom etkisi
Abramoviç, Yukos sayesinde servetini artırsa da 2005'teki Gazprom anlaşması işinsanı için bir dönüm noktası oldu. Devletin petrol şirketi Gazprom, Abramoviç'in Sibneft'teki yüzde 73 hissesini 13 milyar dolara satın aldı.
Haberde şu ifadeler kullanıldı:
The Guardian'ın incelediği bilgiler, Abramoviç'in geliri uluslararası offshore şirketler ağı aracılığıyla Chelsea'yi yeni zaferlere taşımak için kullandığını gösteriyor.
Belgelere göre Kelvedon'un Chelsea'ye verdiği krediler 2014'te 1 milyar sterlini aştı.
Futbol finansmanı uzmanı Kieran Maguire, "Onun sayesinde futbol artık milyonerlerin değil, milyarderlerin oyuncağı oldu" dedi.
Premier Lig dışında Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve FA Cup gibi pek çok kulvarda başarıya ulaşan Chelsea, UEFA'yı harekete geçirdi. Böylece 2011'de Finansal Fair-Play uygulamaya kondu. Avrupa futbolunun genel mali durumunun iyileştirilmesini hedefleyen Finansal Fair-Play kapsamında kulüplerin harcamaları kontrol ediliyor.
Independent Türkçe