Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Kızıl Meydan’da, Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri ile Herson ve Zaporojye bölgelerinin Rusya’ya katılması töreninde yaptığı tarihi konuşma, Türk uzmanlar tarafından ‘ABD hegemonyasına başkaldırı’ olarak değerlendiriliyor.
Rusya lideri Putin, Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Herson ve Zaporojye bölgelerinin Rusya’ya birleştirilmesi vesilesiyle Moskova’nın merkezindeki Kızıl Meydan’da düzenlenen konserde konuşma yaptı.
Putin’in bu konuşmasında verdiği tarihi mesajlar önümüzdeki dönemde dünyanın girdiği rotanın da sinyallerini veriyor. Bu konuşmadan öne çıkan satırbaşları şöyle oldu:
Batı, demokrasi yerine baskı ve sömürü, özgürlük yerine kölelik ve şiddet uyguluyor.
ABD, hala daha Almanya, Japonya, Güney Kore ve diğer ülkeleri fiilen işgal ediyor. Aynı zamanda onları utanmadan eşit müttefikler olarak adlandırıyorlar. Bu nasıl bir işbirliği? Bütün dünya biliyor ki, bu ülkelerin liderleri takip ediliyor, bu ülkelerin bir numaralı kişilerinin sadece resmi binalarına değil, aynı zamanda konutlarına dinleme cihazları yerleştiriliyor. Bu gerçekten ayıp. Hem bunu yapanlara hem de köle gibi sessizce ve uysalca bu kabalığı yutanlara ayıp.
Bastığınız dolar ve euro'larla insanları besleyemezsiniz, bu kağıt parçalarıyla besleyemezsiniz. Batılı sosyal ağların sanal olarak şişirilmiş kapitalizasyonuyla konutları ısıtamazsınız.
Batı'nın inşa ettiği tek kutuplu dünya düzeni, özü itibarıyla tamamen anti-demokratiktir ve özgür değildir, baştan sona aldatıcı ve ikiyüzlüdür.
ABD diktası kaba güce, güce başvurmaya dayanıyor. Bazen çok güzel bir ambalaj içinde sunuluyor, bazen de ambalajsız olarak. Ancak özü aynı; güce başvurmak.
Gerçek bir stratejik egemenliğe sahip olan ya da sahip olmayı amaçlayan ve Batı hegemonyasına meydan okuyabilecek güçte olan tüm devletler, (Batı tarafından) otomatik olarak düşman kategorisine dahil ediliyor. ABD ve NATO'nun askeri doktrinleri, tam olarak, topyekûn hakimiyetten ne daha fazlasını ne de azını talep eden bu ilkeler üzerine inşa edilmiştir.
Şu anda ABD; Rusya, Çin ve İran'ı çevrelemekle uğraşıyor. Sırada Asya, Latin Amerika, Afrika, Ortadoğu'daki diğer ülkelerin yanı sıra ABD'nin mevcut ortakları ve müttefiklerinin de olduğunu düşünüyorum.
‘AB’nin NATO’dan ayrı politika izleme çabaları ABD’yi oldukça rahatsız etti’
Rus lider Putin’in konuşmasını Sputnik’e değerlendiren Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, ABD’nin dünya genelindeki hegemonyasındaki değişimi ve hedeflerini şöyle anlattı:
“ABD hegemonyasında özellikle kıta Avrupa'sında çözülmeye yakın olması Rusya-Ukrayna savaşını ortaya çıkardı. Fransa lideri Macron’un ‘NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti’ sözünden başlayarak Avrupa Birliği ülkelerinin kendi güvenliğini sağlamak üzere stratejik belge kabul etmeye kadar bir süreçten bahsediyoruz. Yani Avrupa Birliği’nin ekonomik bir topluluktan siyasi ve askeri topluluğa doğru adım atma girişimleri, NATO’dan ayrı politika izleme çabaları ABD’yi oldukça rahatsız etti. Bu ülkeleri tekrar NATO şemsiyesi toplamak için de Ukrayna üzerinden savaş çıkartıldı. Savaştan sonra Almanya, 100 milyar dolarlık avroluk bir savunma bütçesi kabul etti. Silahlar da ABD’den alınacak. Kıta Avrupası ülkeleri istemeye istemeye ABD’nin hegemonyasına boyun eğdiler.
‘Japonya’nın tekrar militarize olması ABD’nin işine geliyor’
Asya-Pasifik’teki duruma da değinen Doç. Dr. Gökçe, şöyle devam etti:
“Rusya’nın ardından Çin’i de çevrelemek isteyen ABD, Madrid’deki NATO zirvesine Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı da davet etti. Bu ülkeler ABD’nin Asya-Pasifik politikalarına yardımcı olacak güçlerdir. Japonya mesela İkinci Dünya Savaşı sonrası silahlanması yasak olan bir ülkeydi ancak güçlü bir Japonya’nın tekrar militarize olması ABD’nin işine geliyor. Muhtemel bir ABD-Çin ya da Çin-Tayvan savaşında Japonya ve Güney Kore’nin destek vermesi açısından önem taşıyor. Avustralya ve Yeni Zelanda da bu kapsamda değerlendirilecektir. Suikast ile öldürülen Japonya’nın eski lideri Şinzo Abe de ülkesinin silahlanmasını en çok isteyen liderlerden biriydi. Ancak tıpkı Avrupa gibi refah seviyesi yüksek olan Japon halkı bunu istemiyor. Ama iş ABD’nin Rusya ve Çin’i çevrelemesine gelince kullanılan ülkeler bunlar.”
‘Fotoğraflar ABD’nin kanına dokundu’
“Putin’in bahsettiği gibi İran ve hatta Türkiye de ABD tarafından çevrelenen ülkeler arasında yer alıyor” diye devam eden Gökçe, şunları ekledi:
“İran ekonomik yaptırımlar ile çevreleniyor. Son dönemde ülkede demokrasi adı altında iç karışıklıklar yaratılıyor. Bugün Türkiye’nin etrafında da çok büyük olaylar yaşanıyor. İstikrarlı komşumuz İran istikrarsız hale getirildi, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ABD tarafından silahlandırılıyor, Karadeniz’de, Kafkasya’da savaş var, güneyimizde PKK terör örgütü var… Yani ABD kendi hegemonyasına aykırı hareket eden tüm ülkelere karşı bunu yapıyor. Tahran’daki Astana zirvesi ve Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde verilen fotoğraflar ABD’nin kanına dokundu. Bunun için de ajandasında yazılı olan politikaları da adım adım uygulamaya başladı.”
‘Boyun eğdirilirse diğer ülkelere de sıra gelecektir’
Putin’in konuşmasındaki rahatsızlığının bu durumdan kaynaklandığını ve haklı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Gökçe, “Bugün ABD’nin hedefindeki Rusya, Çin, Türkiye ve İran ekarte edilirse, pasifize edilirse, boyun eğdirilirse diğer ülkelere de sıra gelecektir. Mesela Körfez ülkeleri de ABD’nin hegemonik politikalarından rahatsızlık duyuyor. Farklı arayışlar içerisine girdiler. Örneğin Katar ve Suudi Arabistan ŞİÖ zirvesine katıldı, BAE mezhepsel farklılıkları göz ardı ederek İran’la işbirliği yapıyor. Bütün bunlar ABD hegemonyasına karşı direnmek isteyen ülkelerin politikalarıdır. Ancak nereye varır bunu bilmiyoruz. Putin de bu konudaki rahatsızlığını açık ve net bir şekilde belirtti” dedi.