Yeni Günaydın
Geri

2023 Bütçesi Giderleri %154 Arttı!

Bir önceki seçim yılı 2018'de bütçe giderleri yüzde 17 artırılmıştı; 2023 öncesi artış ise yüzde 154
2023 Bütçesi Giderleri %154 Arttı!
Haberler / Ekonomi
21 Ekim 2022 Cuma 12:20
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

Seçim yılı 2023'e yüzde 80'in üzerinde enflasyonla giren Türkiye'nin bütçe giderleri 4 trilyon liranın üzerinde öngörülüyor. 2022 için bütçe gideri hedefi ek bütçe olmadan 1,7 trilyon liraydı. Ek bütçeyle 2 trilyon liranın üzerine çıkmıştı.

Savaş, salgın, halk ayaklanmaları, ekonomik sorunlar, enerji krizleri derken "20 yılda yaşarız" denilen her şeyi son iki yılda gördük. 

Türkiye tüm bunlara ek olarak bir de seçim maratonuna girmiş durumda. Dolayısıyla 2023 için ihtiyaç olan bütçe, diğer yılların bütçelerinden çok daha farklı bir anlam taşıyor. 

Gelecek seneye ait Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 17 Ekim'de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na sunuldu. 

21 Ekim'de TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sunumu yapılacak bütçe görüşmeleri 26 Ekim'de başlayıp 25 Kasım Cuma günü tamamlanacak. 

2023 bütçesi ile ilgili en fazla göze çarpan nokta, bir yıl öncesine göre bütçe gelirleri ve giderlerinin neredeyse dört kat artmış olması.

Ne demek istediğimize geçmeden önce bütçenin yapısı ile ilgili kısa bir bilgilendirme yapalım. 

Hangi kurumlar bütçeden pay alıyor?

Merkezi yönetim bütçesinde yılı ve izleyen iki yılın gelir ve gider tahminleri, varsa bütçe açığının veya fazlasının tutarı, açığın nasıl kapatılacağı veya fazlanın nasıl kullanılacağı, vergi muafiyeti, istisnası ve indirimleri ile benzeri uygulamalar nedeniyle vazgeçilen vergi gelirleri, borçlanma ve garanti sınırları, bütçelerin uygulanmasında tanınacak yetkiler, bağlı cetveller, malî yıl içinde gelir ve giderlere yönelik olarak uygulanacak hükümler yer alıyor. 

5018 sayılı kanun kapsamında merkezi yönetim bütçesi, (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerini kapsıyor. 

Bu kamu idarelerinin listesi hayli uzun. Ancak genel bir tanımlama yapmak istersek TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Hakimler ve Savcılar Kurulu, bakanlıklar, MİT, Diyanet İşleri Başkanlığı, Jandarma, Sahil Güvenlik, Tapu Kadastro, Meteoroloji gibi kurumlar (I) sayılı cetvelde yer alıyor. 

Devlet üniversitelerinin yanı sıra TÜİK, ÖSYM, başkanlıklar, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları, Türk Dil Kurumu, Orman Genel Müdürlüğü gibi toplamda 160'tan fazla kurum (II) sayılı cetveli oluşturuyor. 

(III) sayılı cetvelde ise Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Rekabet Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Nükleer Düzenleme Kurumu ve Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu gibi 11 adet düzenleyici ve denetleyici kuruluş, (III) sayılı cetvelde bulunuyor. 

Bu cetvellerdeki kurumların gelir ve gider tahminleri 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nde şu şekilde yer aldı: 

Yani tüm cetvellerde kamu kurumlarına verilmesi teklif edilen ödenek toplamı 4 trilyon 808 milyar 267 milyon 645 bin Türk lirası. Bu değer 2022 yılının başında (ek bütçeden önce) 1 trilyon 893 milyar 889 milyon 869 bin liraydı. 

Ancak bu bütçe yeterli olmadı. Mayıs 2022'de 144 milyar lira bütçe fazlası verilmiş olmasına rağmen haziranda 880 milyar 474 milyon 775 bin liralık ek ödenek kabul edildi. 

Yani 2022 bütçesinin giderleri 2 trilyon 536 milyar 876 milyon 396 bin liraya kadar çıktı. 

Şimdi de bir tabloyla 2022 ve 2023'ü kıyaslayalım.

Tablodan da görüldüğü gibi bütçe gideri tahminleri bir yılda (2022'deki ek bütçe hesaba katılmadan) yüzde 154 artmış durumda. 

Bu yılın ortasında kabul edilen ek bütçe ile hesaplarsak artış yüzde 73 oluyor. 

Peki bu hep böyle miydi? Yani bu artışın nedeni seçim mi yoksa genel seçimlerin olduğu yıllarda bütçe tahminleri bu denli yükseltildi mi?

Bunu da son genel seçimin yapıldığı 2018 yılı ile kıyaslayalım. 

2017-2018 döneminde bütçe gideri tahminleri yüzde 17,6 artırılırken, bütçe gelirleri için öngörülen miktar yüzde 16 oranında yükseltilmiş. Resmi verilere göre bir önceki seçim dönemindeki artışın 2023'teki artışa yaklaştığını söylemek pek de mümkün değil. Gelecek senenin bütçesini bu denli yükselten sebepleri uzmanlarla konuştuk. 

TL cinsinden yüzde 154, dolar cinsinden yüzde 84 artış

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Burçin Yereli, yukarıdaki verileri bir de döviz üzerinden hesaplıyor. 

Ocak 2022'nin ilk iş gününde 1 doların yaklaşık 13 lira 45 kuruş olduğunu hatırlatan Yereli, "Yılbaşı itibariyle yürürlüğe giren bütçenin dolar cinsinden toplam büyüklüğü 140 milyar 809 milyon 655 bin 688 dolardır" diyor. 

Yereli'nin açıklamasına göre 17 Ekim 2022'de dolar/TL'nin 18,60 Türk lirası olduğu hesaba katılırsa aynı gün TBMM'ye sunulan bütçenin değeri, 258 milyar 509 milyon 13 bin 172 ABD doları. 
Diğer bir deyişle teklif edilen bütçe, bir önceki yıl teklif edilen bütçenin TL cinsinden yüzde 254'ü; dolar cinsinden yüzde 184'ü kadar. 

Artış bazında bakıldığında ise TL cinsinden yüzde 154, dolar cinsinden yüzde 84 net artış görüldüğü sonucu ortaya çıkıyor. 

Prof. Dr. Ahmet Burçin Yereli, 2022 yılı ortasında ek bir bütçenin kabul edildiğini ve ödeneklerin revize edildiğini hatırlatıyor. 

Yereli, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Başlangıç ödenekleri açısından düşünüldüğünde 2023 için öngörülen rakamlardaki TL cinsinden artış, 2022 yılında ÜFE'de tahmin edilen artışa yakın bir artıştır diyebiliriz" ifadelerini kullanıyor. 

"Seçmen desteği zayıflayan iktidarlar, genişletici maliye politikalarına başvururlar"

2011-2014 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi İİBF Dekanlığı görevini de yürüten Yereli'ye göre bu artışta seçimin etkisi var. 

"Seçim dönemlerinde, seçmen desteği zayıflayan iktidarların genişletici maliye politikalarına başvurarak seçimi kazanma arayışına girdikleri bilinmektedir" diyen Yereli şöyle devam ediyor:  

Siyasi tarihimizde en son 1994 yerel seçimleri öncesinde Çiller Hükümeti yılın ilk üç ayında para musluklarını açmış ama yerel seçimlerde başarılı olamamıştır. İstanbul ve Ankara illerini muhalefetteki Refah Partisi kazanmıştır. 

Seçimlerin hemen sonrasında 5 Nisan Ekonomik İstikrar Tedbirleri uygulamaya konularak piyasa şoklanmıştır. 

Çiller Hükümeti üç aylık yüzde 50 net faizli hazine bonosu ihraç ederek piyasaya müdahale etmiş ve ilk üç ayda seçim için harcadığı nakit parayı kısa vadeli olsa da piyasadan çekmeye çalışmıştır. 

Aynı koşullarda bir süre daha uzatılan hazine bonosu uygulamalarıyla enflasyon kontrol altına alınmak istenmiştir.


5 Nisan 1994'te ne olmuştu?

Dönemin başbakanı Tansu Çiller'in 5 Nisan 1994'te, "Gelin el birliğiyle omuz omuza bu savaşı kazanalım. Ülkenin üstündeki kara bulutları dağıtalım Ekonomik Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkalım" diyerek açıkladığı 5 Nisan kararları, TL'de kaybolan istikrarı sağlamak, enflasyonu hızla düşürmeyi hedefliyordu. 

Kararlar kapsamında lirada devalüasyona gidildi, kamuya personel alımı durduruldu, işçilerin fazla mesai ücretleri düşürüldü, başta TEKEL ürünleri ve akaryakıt olmak üzere vergi oranlarında çok ciddi artışlar yapıldı. 

1994 yılı yüzde 125 enflasyonla biterken, 24 Aralık 1995'te erken seçime gidildi. 

"20 yıldır gündeme gelemeyen EYT, birkaç ayda formüle bağlandı"

"Halk desteği zayıflayan iktidarlar daha popülist söylemlerle iktidarlarını devam ettirmek isterler ki son dönemde ülkemizde yaşananlar bu durumu açıkça ispat etmektedir" diyor Prof. Dr. Ahmet Burçin Yereli. 

Yereli'nin bahsettiği "ispatlardan" biri 20 yıldır bir türlü gündeme gelemeyen emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) meselesinin birkaç ay içinde bir formüle bağlanmış olması. 
Maliye profesörü, "2002 yılında iktidara gelen ve sonrasında 20 yıldır ülkemizi yöneten AKP Hükümetleri bu konuyu hiç gündeme almamışlar bilakis ekonomideki kırmızı çizgilerden biri olarak görmüşlerdir" değerlendirmesini yaptı. 

EYT ile ilgili henüz resmi bir açıklama yok. Ancak basında yer alan haberlere göre 3 milyondan fazla kişiyi ilgilendiren düzenlemeyle, 1999 yılından önce işe başlayanlardan 25 yılını dolduran erkekler ile 20 yılını dolduran kadınlar yaş koşulu aranmaksızın emekli olabilecek.

"Enflasyon bir tür gizli vergidir"

Ahmet Burçin Yereli'ye göre kamunun artan borç yükü, kur korumalı mevduat ve EYT uygulaması nedeniyle 2023 yılı bütçe rakamlarında artış yaşanması son derece doğal. 

Bunun yanı sıra kamu çalışanları için 2023 Ocak ayı zammının öngörülenden yüksek olacağı beklentisi de bulunuyor.

"Bütçenin harcama yönünde yaşanacak her türlü artış beraberinde bunların finansman sorununu getiriyor" diyen Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi şöyle devam ediyor:  

Kamu harcamalarındaki artış ya daha fazla vergi ya da daha fazla borçlanma ile karşılanıyor. 

Vergiler bugün devlete ödenirken, borçlar gelecekte devlete ödenecek vergilerin bugünkü karşılığıdır. Kamuda borçlanarak harcamak geleceğimizi bugünden tüketmek gibidir. 

Yok eğer emisyon (para basma) ile kamu harcamaları karşılanacaksa o da enflasyon olarak bize dönecektir. Aslında enflasyon bir tür gizli vergidir ya da örtülü bir vergidir.

"2023 Yılında izlenecek popülist ve genişletici politikalar, seçimlerin hemen ardından karşımıza şok istikrar tedbirleri çıkartabilir" diyen Yereli sözlerini şöyle noktalıyor: Popülist siyaset anlayışı Türkiye'deki beka probleminin ta kendisidir.

Bütçe arttı ama enflasyondan arındırıldı mı?

Prof. Dr. Mustafa Durmuş'a göre bütçedeki artışta dikkat edilmesi gereken iki konu var. 

Bunlardan ilki bu artışın reel olup olmadığı. Yani "enflasyondan arındırılmış bir artış mı değil mi?" konusu. 
Ek bütçeye hesaba katıldığında bile yüzde 70 civarı bir artış olduğunu hatırlatan Durmuş, "Enflasyon ortamının yüzde 80 üzeri olduğu bir dönemde bunun bir reel artış olmadığı gözüküyor" diyor. 

Durmuş'un açıklamasına göre genel çerçevede enflasyondan arındırılmış bir bütçe hedefi artışı yok. Ancak bazı kalemlerdeki artış, enflasyona dair ne olabileceğinin ipuçlarını veriyor. 

Bunlardan biri Merkezi Yönetim Bütçesi'nin programlara göre dağılımına bakıldığında karşımıza çıkan "Enerji Arz Güvenliği, Verimliliği ve Enerji Piyasası" programı. 

Bu program için 2022'de 21,3 milyar lira hedeflendi, ek bütçe ile birlikte 159,4 milyar lira harcandı. 2023 hedefi ise 406 milyar 535 milyon 476 bin lira. 

Eğitim bütçesindenki artış enflasyonun altında kaldı 

Dikkat edilmesi gereken diğer konu ise harcamaların nasıl dağıldığı. 

Ekonomi profesörü Durmuş, eğitime ayrılmış ödeneği örnek vererek başlıyor söze. 

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, yükseköğretim de dahil edildiğinde eğitim bütçesinin 2023 yılında 649 milyar 833 milyon liraya yükseldiğini açıklamıştı. Böylece merkezi yönetim bütçesinden yüzde 14,5 ile en büyük pay, eğitime ait. 

2021 sonunda yapılan açıklamada eğitim bütçesi 273,5 milyar lira seviyesinde duyurulmuş, daha sonra ek bütçe ile birlikte 389 milyar liraya yükseltilmişti. 

Yani eğitime ayrılan kısım bir sene öncesinden bu yana yüzde 137, sene ortasından bu yana yüzde 67 yükseltildi. 

Yüzde 67'lik artışın da enflasyon artışının altında kaldığını söyleyen Mustafa Durmuş, faiz giderleri için 2023'te ayrılan payın 565 milyar 596 milyon lira olduğunu hatırlattı. 

Faize harcanan, tarıma harcanandan yüksek 

Merkezi Yönetim Bütçesi teklifinde faiz giderlerinin 2022 sonunda ise 329 milyar 800 milyon TL olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. 2022'de yüzde 10 olması beklenen faiz giderlerinin bütçe içerisindeki payının 2023'te yüzde 11,8'e yükselmesi bekleniyor. 

"Bu faiz harcamalarının nereye yapıldığı, borçlanılan kaynakların ne olduğu belli" diyen Durmuş, "Eğitim ödeneğine de 650 milyar lira ayrılmış denebilir ama eğitim alanında yapılan faaliyetle faiz alanında yapılan faaliyetin aynı olmadığını çok net görüyoruz. Zaten bütçeden aldıkları pay da yakın" ifadelerini kullandı. 

Prof. Dr. Mustafa Durmuş'un örnek verdiği bir diğer kalem ise tarım. 

Tarıma 2023 için 142 milyar 900 milyon liralık kaynak ayrıldı. Burada destek programları için ayrılan miktar 54 milyar lira. Geçen yıl ek bütçeyle beraber tarıma ayrılan kaynak 80 milyar liraya yaklaşıyordu. Yani tarım için yükseltilen ödenek miktarı 60 milyar lira civarı. 

Durmuş, bütçede dört kat artış olmasına rağmen, tarımda küçük üreticiyi doğrudan etkileyen ve durumunu iyileştiren gerçek bir artış olmadığının rahat şekilde söylenebileceğini aktardı. 

"Bu bir seçim bütçesi"

696 milyar 810 milyon liralık sağlık ödeneği için de Durmuş, "Yüksek bir miktar. Ancak bunun ne kadarının şehir hastanelerinin hizmet alımı ve kira bedeli için harcanacağını zaman gösterecek" değerlendirmesini yaptı. 

Durmuş bunun yanı sıra 148 milyar 962 milyon liradan, 258 milyar 437 milyon liraya çıkarılan sosyal yardım harcamalarının faiz giderlerinin yarısı olduğunu hatırlattı. 

"Bu da bize şunu gösteriyor: Bütçenin büyüklüğünün artışından ziyade, harcamaların nasıl yapıldığı ve kimleri nasıl etkilediği çok daha önemli" diyen Durmuş'a göre 2023 bütçesi, bir seçim ve enflasyon bütçesi. 

Dokuz ayda 45 milyar lira açık; üç ay kaldı, yıl sonu tahmini 461 milyar lira açık

"Enflasyon çok yüksek olunca siz de ödenekleri, o ölçüde olmasa bile yükseltmek durumunda kalıyorsunuz" diyen Durmuş, Ocak-Eylül 2022'de 45,5 milyar TL bütçe açığı verildiğini ve Orta Vadeli Program'da 2022 bütçe açığının 278,4 milyar liradan 461,2 milyar liraya güncellendiğini hatırlattı:
 

İlk dokuz ayda 45,5 milyar lira açık. Geriye ekim, kasım, aralık ayı kaldı. 

Bu demektir ki 400 milyar liranın üzerinde bir açığınız daha var. Bütçe açığını nasıl verirsiniz? Harcamalarını artırırsınız ya da vergileri azaltırsınız. Vergileri çok fazla azaltmadığını görüyoruz. O zaman harcamaları çok artıracak. 

Adı "ekonomiyi canlandırmak" ya da "seçime daha avantajlı girmek" ne olursa olsun çok ciddi bir harcama planlanmış gözüküyor. 

"İktidar, enflasyonu yukarı çıkarmayı göze alarak bütçe açığı politikası izliyor"

Durmuş'un açıklamasına göre 400 milyar liralık harcamanın belli bir kısmı Kur Korumalı mevduat (KKM) olabilir. 

Aralık 2021'de başlatılan ve kişilerin paralarını devlet garantisinde dövizden Türk lirasına geçmesi için teşvik eden Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesabının Hazine'ye maliyeti marttan bu yana 84 milyar 899 milyon lira oldu. 

17 Ekim'de TBMM'de gerçekleşen Plan ve Bütçe Komisyonu'nda CHP, İYİ Parti ve HDP'li komisyon üyeleri, KKM ile ilgili Merkez Bankası yetkililerinden bilgi istemiş, ancak yasada yer almasına rağmen TCMB, TBMM ile bu bilgiyi paylaşmamıştı. 

Mustafa Durmuş, "Diyelim ki bu 85 milyar liralık kısım sene sonuna kadar 150 milyar lira oldu. Kalanı nasıl izah edeceksiniz? Kalanı seçim harcaması. İktidar, çok belirgin şekilde enflasyonu yukarı çıkarmayı göze alarak bütçe açığı politikası izliyor" ifadelerini kullandı. 

"Biz bunu ikinci sınıf öğrencilerine anlatıyoruz"

Durmuş, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "Bütçe açığı vererek ekonomi büyür. Talebi artırarak büyüme kaydedilebilir ancak bunun çok ağır bir bedeli vardır" dedi ve şöyle devam etti:
 

Biz bunu iktisat bölümlerinin ikinci sınıflarında anlatırız. Bu kadar fazla bütçe açığı verdiğinizde, bunu karşılayacak bir üretim artışı söz konusu değilse -ki bu şartlarda mümkün değil- enflasyonu çok ciddi şekilde patlatırsınız. 

Bu bir seçim ekonomisi ve seçim harcaması programı. Şimdiden başlamış durumdalar. Önümüzdeki yıl bütçenin de 4,5 trilyon lira civarında olması bunu gösteriyor. 

"Seçime giderken vergiler artırılmaz" 

"2022'de olduğu gibi 2023'te de ek bütçe istenir mi?" sorusuna Mustafa Durmuş, "Her şey olabilir. Çünkü iş kontrolden çıktı. Bu gidişat böyle devam eder. Seçim sonrası iktidarın ne olacağına bağlı olarak dengeler değişebilir ama yeni bir iktidar olsa dahi çok büyük bir enkazla karşı karşıya kalacak" ifadelerini kullandı. 

Harcamaların borçlanma ile yapılacağını vurgulayan Durmuş, "Siz iktidar olsanız böyle bir dönemde daha fazla vergiye yüklenir misiniz? Yüklenmezsiniz. Zaten halk, KDV ve ÖTV'den dolayı çok bunalmış durumda. Bir vergi adaletsizliği var. Onların taban kaybetmesine de yol açıyor" dedi. 

Durmuş'a göre borçlanma dışındaki "kaynak yaratma" alternatifi pasa basmak. Ki bu da enflasyonun daha da yükselmesi anlamına geliyor. 

"Altılı masanın da vergi adaleti programı yok"

Borçlanma tercih edilirse bunun yolu yüksek ihtimalle iç borçlanma olabilir. Ancak Türkiye'nin iç borçlanmayı artık sadece TL cinsinden yapmadığını dolar ve euro cinsinden de yaptığını söyleyen Durmuş, böyle bir durumda da karşımıza kur riskinin çıktığını belirtiyor. 

90'ların başında başbakanlığı döneminde 46 milyar dolara yakın iç borçlanma yapan Süleyman Demirel'in "Borç yiğidin kamçısıdır" lafını hatırlatan Durmuş, şöyle devam etti: 

Bu kafa aynı kafa bana kalırsa. Ben borçlanmaktan başka çıkış yolu göremiyorum. Halkın vergi verme kapasitesi sınırlarına geldi ama çok zenginlerden tabii ki vergi alabilirsiniz. Servet vergisi de alabilirsiniz, gelir vergisinin üst dilimlerini artırabilirsiniz ama bu çok ciddi bir gelir dağılımı değişimine neden olur. 

Bunu zaten böyle bir iktidar yapmaz. Bunu ancak daha emekten yana bir iktidar yapabilir. Altılı masanın bile böyle bir programı yok önünde. Vergi alamadığı takdirde bunu nasıl karşılayacaksınız? Borçlanma ve para basma. Bu da daha fazla enflasyon demek. 

Fiyat artışları için yeni risk: Bütçe açığı

""Faiz neden enflasyon sonuçtur" tezinin ısrarla uygulanması bizi, kuru yükselterek maliyetleri artırma noktasına getirdi" diyen Durmuş, şunları söyledi:

"Ama şimdi yeni bir dinamik var: Kamu açıkları, bütçe açıkları. Bütçe açıkları bu kadar arttığında enflasyon, talep yönlü olarak körüklenmeye başladı." 

 
 

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNDEM EKONOMİ POLİTİKA DÜNYA MEDYA SPOR YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK MAGAZİN KÜLTÜR-SANAT TEKNOLOJİK YAŞAM BUGÜN NEYE ZAM GELDİ DİKKAT! İLGİNÇ HABERLER
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Yeni Günaydın