“31 Mart 2024 yerel seçimleri, tıpkı 30 yıl önceki 1994 seçimleri gibi inşallah belediyecilikte yeni bir milat olacaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bunları geçen Haziran ayındaki bir konuşmasında söyledi.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) farklı kademelerinden yetkililer, son yıllarda ‘1994 ruhunu’ vurguluyor.
Saadet Partisi (SP) ve Yeniden Refah Partisi (YRP) gibi Milli Görüş kökenli partiler de son dönemde ‘1994 ruhunun’ mirasına sahip çıkmaya çalışıyor.
SP seçimler kampanyasında Milli Görüş belediyeciliğini öne çıkarttı, YRP ise “94 ruhuyla yeniden başlıyoruz” sloganını kullanıyor.
Peki, 30 yıl önceki bir yerel seçim neden yine gündemde taşındı?
Refah’ın genişleyen tabanı ve büyüyen örgütlenme ağları
1989 yerel seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP), önemli bir başarı gösterdi ve aralarında İstanbul ile Ankara’nın da bulunduğu birçok büyükşehirde yönetimi devraldı.
Ancak bazı SHP’li belediyeler, ciddi yolsuzluk ve kötü yönetim eleştirileriyle karşılaşınca partiye destek düşüşe geçti.
Refah Partisi (RP) ise bu yıllarda farklı toplumsal kesimlere doğru genişlemeye başlamıştı.
İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi, siyaset bilimci Doç. Dr. Işıl Arpacı, 1990’larda Refah’ın geleneksel destekçilerini aşacak şekilde dışarıya açılmaya başladığını, 1990’daki üçüncü kongrenin de bu anlamda bir ilk adım olduğunu savunuyor.
Arpacı, RP’nin bu dönemdeki tabanının “laik sistemden rahatsız dindarlar, devlet eliyle zengileşememiş Anadolu sanayicileri ve tüccarları, Türk ve Kürt milliyetçiliğinden rahatsız Kürtler ve kent yoksullarından oluştuğunu” belirtiyor.
Burada özellikle gecekondulara dikkat çekiyor Arpacı.
Arpacı ‘tespih modeli’ olarak tanımlanan bir modelden bahsediyor:
“Tayyip Erdoğan’ın o dönem bağdaş kurup evlerde oturduğu resimler çokça görülür. Bu nebevi yani peygambere ilişkin bir yöntemdir. Yani yüz yüze, dokuna dokuna temas.
“Sokak sokak bir örgütlenme modeli bu. Nasıl tespih 33 tane boncuktan oluşuyorsa otuz üç tane sokak bir araya geliyor, bir birim oluşturuyor. Sonra 33 tane mahalle birimi bir araya gelip bir semt birimini oluşturuyor. Böyle aşağıdan yukarıya doğru giden bir sistem var.”
1994 seçimlerinde ne oldu?
1992'deki ara yerel seçimlerde, farklı toplumsal kesimlere mesaj veren bir kampanya yürüten RP önemli bir oy artışı yakaladı ve iktidara geldiği belediyelerdeki uygulamalarıyla da dikkat çekti.
1994 yerel seçimlerine gelindiğinde, ana akım medyada RP’nin büyükşehirleri almasına şans verilmiyordu.
Ancak RP, ülke çapında yüzde 19,1'le üçüncü parti oldu.
Daha da önemlisi parti, İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde iktidara geldi.
Özellikle büyükşehirlerde merkez sağ ve merkez sol adaylar arasındaki rekabet de Refah’a büyük avantaj sağlamıştı.
Doç. Dr. Işıl Arpacı 1994 ruhunu, “var olana bir reddiye, var olanın ortadan kaldırılması” olarak yorumluyor.
Refah saflarındaki hakim duyguyu da şu sözlerle yorumluyor:
“Buradaki insanlar sadece seçim için çalışmıyorlar, ‘Allah rızası için çalışıyorlar’, böyle olduğuna inanıyorlar. Dolayısıyla burada aslında yapılan şey, Necmettin Erbakan’a referansla söylüyorum, cihat ediyorlar. Bu anlamda Milli Görüş açısından baktığımız zaman bu zafer, ‘Allah yolunda kazanılmış çok önemli bir zaferdi”.
RP nasıl bir belediyecilik uyguladı?
Selman Esmerer siyasete 1983'te Refah Partisi’nde İstanbul kurucu il yönetim kurulu üyeliğiyle başladı. Selman Esmerer, 1994 ruhunu hem seçim zaferi hem de ardından gelen belediyecilik anlayışla yorumluyor.
“Bizim Milli Görüş belediyelerinde manevi dinamikler ortaya çıkıyor. Biz buna 1994 ruhu diyoruz. İbadet aşkıyla sarılma, daha çok performans gösterme
“Bir devrim niteliğindeki belediyecilik özellikle İstanbul’da başladı. Tabii başında olduğu için bu başarıların tümü Tayyip Bey’e yazıldı ama komple seferberlik gibiydi.
“Diyelim ki bir yerde bir su patlıyor. Hemen o bölgedeki bir teşkilat mensubu belediyeyi arıyor, olmadı, gidiyor, getirtiyor, yaptırıyor. Böyle bir fahri gönüllülük, yönetime katılım şeklinde bir farklılık, bir canlılık.”
Esmerer bu dönemde belediyelere, Kuran-ı Kerim’deki bir hadise dayanarak “Rüşvet alan da veren de melundur” yazdırdıklarını ekliyor.
Doç. Dr. Işıl Arpacı, “Milli Görüş’ün yerel yönetim modelinin teknik olarak paylaşımcı demokrasi, sosyal belediyecilik ve kaynak yaratma gibi üç ana eksen üzerinde şekillendiğini” savunuyor.
Bu kapsamda, yerel yönetimlerde halk meclisleri, halk saati, halk günü, söz mahallede ve beyaz masa uygulamalarının getirildiğini, sosyal yardımların artırıldığını belirtiyor.
Doç. Dr. Arpacı bu süreçte karşıt görüşlü insanlarda dahi “Bunlar çalmazlar” anlayışının oluştuğu görüşünde.
Ayrıca İstanbul’da Haliç’in temizlenmesi, su kesintileri sorunun çözülmesi gibi uygulamaların çok büyük bir etki yarattığını belirtiyor.
1994 seçimlerinin 1995 ve 2002 seçimlerine etkisi oldu mu?
Doç. Dr. Arpacı, 1994'teki başarının 2002’de AKP’nin iktidara gelmesinin de doğrudan bir bağlantısı olduğu kanısında.
Arpacı, 1994 yerel seçimleriyle AKP arasındaki ilişkiyi şöyle yorumluyor:
“1994 seçimlerinin Türkiye için en önemli çıktılarından bir tanesi, yenilikçilerin yerel yönetimlerdeki başarısını ortaya koyup, siyasal sisteme aktarılmaları için ilk adımı vermiş olmasıydı.”
2002’den sonra belediyecilik anlayışı değişti mi?
2000’lerin başında Refah belediyelerinin çok büyük bir bölümü, Milli Görüş geleneğinin devamı olmadığını ifade etmeye başlayan başlayan AKP’ye geçti.
Parti 2004 seçimlerinden itibaren yerel yönetimlerdeki gücünü artırmaya başladı.
Aslında rant, yolsuzluk, kadrolaşma, adam kayırmacılık eleştirileri ve açılan çeşitli davalar, Refah belediyeciliği döneminde başlamıştı.
Ancak AKP belediyelerinde bu eleştiriler arttı.
Dönem dönem partinin genel merkezi, bazı belediye başkanlarından görevden ayrılmalarını istedi.
Bu dönemki eleştirilerle ilgili en akılda kalan açıklamaları birini ise 2015 yılında, o dönem Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü olduğu dönemde Bülent Arınç yaptı ve eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek için Gülen yapılanmasını kast ederek şöyle konuştu;
"Bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir. Zengin iş adamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır, şunları yaptırmıştır bunları yaptırmıştır.”
Doç. Dr. Işıl Arpacı Milli Görüş belediyeciliği anlayışından AKP belediyeciliği anlayışına keskin bir geçiş olmadığını, Refah dönemindeki bazı uygulamaların belli bir dönem AKP’de de devam ettiğini savunuyor.
Bu dönemdeki yerel yönetim anlayışının değişiminin ekonomik yapının değişimiyle de bağlantılı olduğu görüşünde:
“Devlet eliyle eliyle zenginleşememiş Anadolu sermayesi, AK Parti’nin iktidarıyla beraber kapitalizmin olanaklarından faydalanmaya başladı. Siyasal sisteme eklemlendikçe daha çok sermaye biriktirmeye başladı. Kentsel sermaye ve kentsel ranta da ortak olmaya başladılar.”
1994 ruhu neden yeniden gündemde?
AKP, 2019 yerel seçimlerinde yıllar sonra aralarında İstanbul ve Ankara’nın da bulunduğu birçok büyükşehiri kaybetti.
Özellikle 2019’daki seçimlerden sonra 1994 ruhuna vurgular arttı.
Bu süreç aynı zamanda AKP’nin, Milli Görüş çizgisindeki bazı isimleri yeniden bünyesine almaya başladığı dönem oldu.
Örneğin, 2021 yılında partinin İstanbul İl Başkanlığı görevine seçilen Osman Nuri Kabaktepe bu isimlerden biriydi.
Erdoğan, göreve geldiği il kongresinde Kabaktepe’yi, “1994 ruhuyla 2023 hedeflerimizi gerçekleştirecek bir arkadaşımız” diye tanıttı.
31 Mart 2024 yerel seçimlerine doğru ise 1994 referansları iyiden iyiye arttı.
1994 vurgusuna sıklıkla başvuran SP ve YRP ise bu duruma tepki gösterdi.
Doç. Dr. Işıl Arpacı, AKP’nin içinde 1994 ruhuna vurgunun artmasının parti oylarının düşmeye başlaması ardından geldiğini savunuyor.
AKP’nin bununla geleneksel kodlara geri dönüş sinyali verdiği görüşünde Doç. Dr. Arpacı.
“Ancak bu kadar büyük ve kitselleşmiş bir partinin 1994 ruhuna geri dönmesi çok zor” diye de ekliyor.
Büyüklük dışında AKP’de 1994 Refah’ından farklı olarak ideolojik zeminin zayıf olmasının da buna engel olduğunu savunuyor.
Selman Esmerer ise artan 1994 vurgularıyla ilgili, "O başarılar şimdi yok, olmadığı için çok başarılı dönem referans alınıyor. Üç tane parti 94 ruhunu sahipleniyor ama ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, icraatte görmek lazım" yorumunu yapıyor.