GÜNDEM
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimi 14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak.
Aday gösterilmenin şartlarından biri en az 20 milletvekilinin yazılı teklif vermesi.
En son yapılan milletvekili genel seçimlerde aldıkları geçerli oyların toplamı birlikte hesaplandığında yüzde 10'u geçen siyasi partilerde ortak aday gösterebiliyor.
Bu ikisi de olmazsa seçimde aday gösterilebilmenin yollarından biri de Yüksek Seçim Kurulu (YSK) gözetiminde 100 bin imza toplanması.
Adaylar için imza süreci, 22 Mart günü başladı. Süreç, 27 Mart Pazartesi günü mesai sonunda tamamlanacak.
İmza toplamak için yola çıkan kimi hayli iddialı isimlerden hiçbiri şu ana kadar 100 bin imza desteğini göremedi.
Bugün sabah saatleri itibariyle cumhurbaşkanı adayı olmak için YSK'ya başvuran kişiler ve aldıkları imza sayısı şöyle:
Cumhurbaşkanı adayı Ulaştığı imza sayısı
Muharrem İnce 53 bin 761
Fatih Erbakan 49 bin 553
Sinan Oğan 27 bin 482
Doğu Perinçek 12 bin 384
Yakup Türkal, Erkan Trükten, Tevfik Ahmet Özal, İrfan Uzun, Halil Murat Ünver, Hilmi Özden ve Davut Turan'ın ulaştığı imza sayısı ise çok düşük kaldı.
Oysa 2018 cumhurbaşkanlığı seçiminde 24 saat içinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 126 bin, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise 45 bin imzaya ulaşabilmişti.
Henüz 100 bin imzaya ulaşamayan İnce, Erbakan, Oğan, Perinçek gibi isimler sık sık gerek ulusal, gerekse sosyal medyada gündem olmayı başarabilen, iddialı açıklamalar yapan siyasetçiler.
Bu popülaritenin şu ana kadar imzaya yansımaması da beraberinde tartışmalara yol açtı.
"Sandık Twitter'da kurulmayacak"
İBB İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, 23 Mart Perşembe günü attığı tweette bu duruma dair "Sandık Twitter'da kurulmayacak… CB adaylarının iki gün sonunda yaşadığı imza fiyaskosu bu gerçeği bir kez daha göz önüne getirdi. Teşkilatın yoksa koskoca hiçsin…" yorumunda bulundu.
"İleride siyasete girerseniz çabuk gaza gelmeyin"
Eski Liberal Demokrat Parti (LDP) Genel Başkanı Cem Toker de yaptığı paylaşımda, "Bana 'abi aday ol, 100 bin imza toplarız senin için' diyen değerli gençler. Ben size demedim mi bana değil 100 bin bu toplumda bin bile çıkmaz diye. İmza toplayan adayların halini görmüyor musunuz? İleride siyasete girerseniz çabuk gaza gelmeyiniz, egonuza yenik düşmeyiniz" diye yorum yaptı.
Peki onca propagandaya, imaj çalışmasına karşın bu siyasetçiler, 2018'de Meral Akşener'in birkaç saatte geçebildiği 100 bin imzayı üçüncü gün olmasına karşın halen neden yakalayamıyor?
Sosyal medya, popüler olmak siyasette örgütlü olmanın önemini unutturdu mu?
Bu soruları siyaseti profesyonel olarak takip eden üç isme yönelttik.
"İmza olayı etraflarında oluşturulan bütün efsaneleri iflas ettiriyor"
Siyaset bilimci Prof. Dr. Bilal Sambur, sosyal medya sayesinde kimi siyasetçilerin gündemde fazlasıyla yer almayı başardıklarına dikkati çekerek, "Günlerdir Erbakan'ı, İnce'yi konuşuyoruz. Kılıçdaroğlu bile bunlar kadar konuşulmuyor. Aslında bu kişilerin arkasında bir toplumsal güç veya siyasal ağırlıkları ya da kendi özgül güçleri yok. İmza olayı bunlar etrafında oluşturulan bütün efsaneleri iflas ettirdi" dedi.
Modern çağın bir imaj çağı olduğuna işaret eden Sambur, "Gerçeğin oluşturulmasından ziyade bir kişi veya partinin etrafında oluşturulan imajların daha önemli olması şeklinde uzun zamandan beri süren bir yanılgı var" diye konuştu.
"Hem Türkiye'de hem dünyada adeta tanrısal güçlere, karizmatik özelliklere sahip liderler çağı bitmiştir" diyen Sambur, şöyle devam etti:
Bizim gibi toplumlarda liderler önemli ama toplum sadece lidere değil etrafındaki kişilere, örgüte ve programa bakıyor. Sahicilik, samimiyet ve gerçekçilik çok önemli. Sahici, samimi, gerçekçi olmayan, güven vermeyen kişiler etraflarında ne kadar imaj oluşturulursa oluşturulsun ne gürültü koparılırsa koparılsın toplum bunu kabul etmiyor."
"Örgütlülüğünüz yoksa siyasette başarı şansınız yok"
"Kamuoyundaki popüler simaların üçüncü günde halen 100 bin imzayı bulamaması neyi gösteriyor" sorumuzu yanıtlayan siyaset bilimci Özgün Emre Koç da "Aslında bilinen hakikatlerin anlaşılmasını sağladı" diye cevap verdi.
Koç'a göre o hakikat şu: Teşkilatınız ve örgütlülüğünüz yoksa siyasette başarı şansınız yok. En temel kuralı göstermiş oldu.
"Muharrem İnce'nin sosyal medya etkileşimi, oradaki tepkili gençler üzerinde yarattığı heyecan ve yine sosyal medyada birtakım şaibeli etkileşimlere bakılarak bir oy ve toplumsal destek hesabı yapmanın mümkün olmadığını bize gösterdi" iddiasında bulunan Koç, "Bu sadece İnce için değil diğer adaylar içinde geçerli. Sırf sosyal medya etkileşimi üzerinden çok büyük hesaplar yapmanın anlamı olmadığı ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.
"Anti siyaset dalgasından gelen ilginin yüzer geçer olduğu anlaşıldı"
İnce'nin yaratmış olduğu ilgi ve tartışmanın Türkiye'deki anti siyaset dalgasından beslenme isteğinden kaynaklandığını söyleyen Koç, şunları söyledi:
Mevcut siyaset düzeninden, iktidardan ve muhalefetten rahatsız olan ve çoğu gençlerden oluşan bir grup seçmenin geçen yıl en çok ilgiyi Özdağ'a gösterdiği görülüyordu. Sonra o ilgi yer yer Yavaş ve İmamoğlu'na yönelse de son dönemlerde İnce'ye kaydığı gözlemleniyordu. Aslında bunun ne kadar yüzer geçer bir ilgi olduğu, kalıcı olmadığı da anlaşılmış oldu."
"Popülist hareketlerin örgütlülüğü zayıf"
Kamuoyu araştırmacısı Can Selçuki'ye göre ortaya çıkan tablo mevcut isimlerin örgütsüz olduğunu gösteriyor.
Böyle zamanlarda örgütlülüğün ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü hatırlatan Selçuki, şunları kaydetti:
İnce'nin anketlerde aldığı oyla bu imza sürecini kıyaslayanlar var. Ben bunu doğru bulmuyorum. Yoksa İnce, anketlerde görünüyor. İnce popülist bir siyasetçi. İyi kampanya yapıyor. Sokakta iyi, sahnesi iyi. Fakat oradaki etkinliği illa örgütlenmeye yansıyacak değil. 2018 seçimlerinde İYİ Parti 4 saate 127 bin imza toplamayı başarmıştı. Bunlar hep örgütlenmeyle alakalı şeyler. Popülist hareketlerin örgütlenmeleri daha zayıf oluyor. Tamamen lider ve onun söylemi üzerinden yürüyen bir hareket var."
Sayfa başına git
