Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin ABD ve bazı müttefiklerinin işgali ile son bulmasının 20. yıldönümünde yapılan yeni bir kamuoyu araştırması, Iraklıların çoğunun 2003'teki Amerikan işgalinden sonra ülkenin durumunun kötüleştiğini düşündüğünü ortaya koydu.
Kâr amacı gütmeyen küresel bir anket kuruluşu olan Gallup International, Şubat ayında, Irak'ın 18 vilayetinden ulusal yapıyı temsil eden 2024 kişinin katıldığı bir kamuoyu araştırması yaptı.
Irak'ın şu anki durumu ile ABD işgali öncesindeki hali arasındaki fark sorulduğunda, ankete katılanların yüzde 60'ı şu an durumun daha kötü olduğunu, yüzde 40'ı ise daha iyi olduğunu söyledi.
Irak'ta nüfusun çoğunluğunu oluşturan Şii Arapların 2003 yılından sonra siyasette ağırlık kazanması, ülkenin Sünni Arap, Kürt ve diğer azınlık toplumlarından halkta rahatsızlık yarattı.
Bu mezhebe dayalı ayrılıklar, kamuoyu araştrmasına da yansıdı. Örneğin Iraklı Sünni Müslümanların yaklaşık yüzde 54'ü Saddam Hüseyin zamanında hayatlarının daha iyi olduğunu söyledi.
Bu karamsar değerlendirmelere karşın anket bazı ilerlemelere de işaret ediyor. Örneğin katılımcıların sadece üçte biri bugün "Irak fakir bir ülke" diyor.
Oysa Gallup'un 2003 yılında Irak'ta yaptığı ve aynı soruyu sorduğu bir ankette, katılımcıların üçte ikisinin ülkeyi "fakir" olarak nitelendirmişti.
Anbar vilayetinde yaşayan 45 yaşındaki bir kişi araştırmacılara "Durumun iyiye mi kötüye mi gittiğini değerlendirmek çok zor. Değişiklikler umut veriyor ve genellikle geçmişi unutuyoruz. Ekonomi gelişmiş olabilir ama üretim ve güvenlikte geriledik" dedi.
ABD ve bazı müttefikleri, 2003 yılında, Irak'ı, ülkede kitle imha silahları bulunduğu ve Saddam Hüseyin rejiminin küresel güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğunu savunarak işgal etmişti.
Fakat işgalden sonra ülkede hiçbir kitle imha silahı bulunmadı. Savaş yüz binlerce Iraklının ölümüne ve ülkede bir türlü sonu gelmeyen bir istikrarsızlığın egemen olmasına yol açtı.
ABD yönetiminin işgali meşrulaştırmaya yönelik gerekçeleri bir yana, Iraklıların çoğu savaşın arkasında başka sebepler olduğuna inanıyor.
Ankete göre Iraklıların yüzde 51'i ABD'nin ülkeyi, doğal kaynaklarına el koymak için işgal ettiğini düşünüyor.
Bu duygu özellikle de doğal gaz ve petrol bakımından zengin, güneydoğudaki Anbar vilayetinde çok güçlü
Bu arada, Gallup'un anketine katılanların yüzde 29'u, işgalin asıl amacının Saddam Hüseyin rejimini devirmek olduğuna inanıyor. "ABD'nin taşeron şirketlerinin çıkarları", "terörle mücadele" ve "Irak'a demokrasiyi getirmek" gibi işgal sebebi seçenekleri çok daha geriden geliyor.
ABD öncülüğündeki işgal başladığında Irak'taki farklı mezheplerden milisler de ortaya çıkan boşluğu doldurmak üzere hareketlendi. Nüfusunun yaklaşık yüzde 60'ı Saddam Hüseyin yönetimi tarafından uzun süredir baskı altında tutulmuş Şiilerden oluşan Irak'taki güç mücadelesinde, komşu İran'ın da etkisi arttı.
Bunu kuzeydeki, yeni Irak'ta sesini kaybettiğini hisseden Sünni nüfus içerisinde destek bulan IŞİD'in ortaya çıkışı ve güçlenmesi izledi. 2014 yılında Irak'taki güç mücadelesinde yeni bir dönem başlamış oldu.
Bağdat'taki yönetim 2018 yılında, çok büyük ABD ve Batı askeri desteği sayesinde IŞİD'i püskürtmeyi başarınca, bir tür istikrar yeniden oluştu.
Iraklılar, Gallup'un araştırmasına göre, ABD'nin ülkenin geleceğinde nasıl bir rol oynaması gerektiği konusunda farklı eğilimlere sahip.
Ülkedeki ayaklanmaların en yaygın olduğu 2007 yılında170 bini bulan Amerikan askerlerinin sayısı bugün yaklaşık 2500'e kadar inmiş.
Ankete katılanlardan Irak'ın güneyinde yaşayanlar ABD güçlerinin derhal terketmesinden yana eğilim gösterirken, kuzeyde yaşayanlar - Kürdistan bölgesi dahil - ülkede bir tür Amerikan varlığının sürmesi gerektiği görüşünde.
Iraklı Şiilerin yaklaşık yüzde 75'i ABD ve koalisyon güçlerinin ülkeye gelişini olumsuz buluyor. Siyasi ve askeri olarak Rusya'yı müttefik olarak görmek istiyorlar. Toplumun bu kesiminin Tahran ve Moskov ile yakın ilişkileri göz önüne alındığında istikrarsızlığa yatkın bu bölgede, bu eğilim şaşırtıcı değil.
Ekonomik olarak Çin, aslında geleneksel olarak Amerikan etki alanı içine giren bu bölgede son yıllarda daha görünür bir profil sergilemeye başladı.
Çin kısa süre önce yeniden diplomatik ilişki kurma kararı alan İran ile Suudi Arabistan arasındaki "yumuşamayı" kamuoyuna duyuran ülke oldu.
Fakat gençler gelecekleri için çok umutlu değil. Bağdat sokaklarında 2019 yılında ortaya çıkan Teşrin ya da Ekim Hareketi çok sert bir biçimde bastırıldı.
Iraklıların yüzde 47'si ülkede kalmak ve Irak'ı yeniden inşa etmek istediklerini söylüyor ama yüzde 25'i yani her dört kişiden biri ülkeyi terk etme arzusunda.
İsmini vermeden araştırmacılarla konuşan bir Iraklı, "Sayıları giderek artan Iraklı gençler, özellikle de Bağdat'ta yaşayan genç erkekler, yurt dışında daha iyi bir gelecek kurabileceğini düşünüyor" dedi.
Gelecekle ilgili eğilimleri yaşlara göre analiz ettiğinizde zaten açıkça görülüyor.
18-24 yaş arasındaki yaklaşık her üç Iraklıdan biri ülkeyi terk etmek istiyor. Bu da ülkenin siyasi aktörleri ve evvel eski devam eden yolsuzluk konusundaki karamsarlığı yansıtıyor.
Fakat Irak'ın karmaşık yapısı ve gündemini istatistiklere indirgemek hata olur.
Milyonlarca Iraklı için son 20 yıla damgasını vuran şey travma ve kaos oldu.
Yine de bir yandan geçmişin mirasını devralırken, bir yandan da daha iyi bir gelecek kurmak isteyen yeni bir kuşak yetişiyor.
Irak nüfusunun en az yüzde 40'ı 15 yaşın altında. Bu genç nesil ekonomik güvence ve iş imkanları istiyor, aynı zamanda barış ve istikrarı özlüyor.
Irak'ın liderleri ve uluslararası destekçilerinin bunu görmesi umuluyor.
Gallup araştırmasında, yanılma payı artı-eksi 2.2 puan olarak veriliyor. Araştırmaya katılacakların rastgele örnekleme ile seçilmesini sağlayan bir yöntem kullanıldı ve hassas soruların yanıtları tekrar kontrol edildi. Alanda çalışanların ve görüşülen kişilerin yüzde 50'si kadındı.