Bakanlık kaynakları gidecek heyete ilişkin DEM Parti'den bir liste talep edilmediğini ancak adı geçen Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Sırrı Sakık'ın İmralı'ya gitmek için başvuran kişiler arasında yer aldığını belirtti.
Euronews Türkçe'nin Perşembe günü ulaştığı Adalet Bakanlığı kaynakları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan arasında görüşmenin yakın bir zamanda yapılabileceğini belirtti.
DEM Parti'nin görüşme talebinin yakın bir zamanda kabul edileceğini ima eden Adalet Bakanlığı kaynakları, İmralı ziyareti için, "Yeni yıla girmeden görüşme gerçekleşebilir" ifadelerini kullandı.
Bu da görüşmenin bir hafta içinde olabileceği sonucunu ortaya çıkarıyor.
İmralı'ya gidecek heyet ile ilgili olarak da bir liste verilmediğini belirten yetkili, "Kim başvurduysa onlar gidecektir," dedi.
Öcalan ile görüşmeye gidecek heyette yer alacağı iddia edilen kişiler arasında; DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık isimleri öne çıkıyor.
Bakanlık kaynakları gidecek heyete ilişkin DEM Parti'den bir liste talep edilmediğini ancak adı geçen Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Sırrı Sakık'ın İmralı'ya gitmek için başvuran kişiler arasında yer aldığını belirtti.
Görüşmenin bir veya iki gün içinde yapılacağı iddialarına ilişkin olarak bakanlık yetkilisi "Hava şartları da şu an gitmek için uygun değil sanırım" sözlerini dile getirdi.
İmralı Adası, ana karaya uzak bir konumda Marmara Denizi'nin güney orta kısmında bulunuyor. Adaya yalnızca deniz ulaşımıyla gidilebiliyor, bu nedenle de hava şartları gidiş tarihinde belirleyeci olabilir.
Başvurularla ilgili bir gelişme olup olmadığı sorusuna ise bakanlık kaynaklarından, "Sürekli bir gelişme oluyor. Gelişme hep var" yanıtı verildi.
DEM Parti: 'Bize henüz ulaşmış bir şey yok'
Perşembe günü Sabah gazetesinin "DEM Partililer bugün ya da yarın İmralı’ya gidiyor" iddialarına ilişkin olarak DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit "Bize iletilen bir bilgi bir gelişme yok" ifadelerini kullandı.
Bir heyet listesi talebi olduğu ve bu listeye istinaden Pervin Buldan, Sırrı Sakık ve Sırrı Süreyya Önder'in gideceği iddiaları için ise Koçyiğit, "Hepsi söylenti bilgi düzeyinde bir gelişme yok maalesef," diyerek yanıt verdi.
İmralı'ya gidecek heyet için kimin başvurusunun kabul edileceği belirsizliğini koruyor.
Gidecek kişilere ilişkin olarak Koçyiğit, "Bize dönüş olmadığı için bunu kestiremiyoruz. Eş başkanlar da olabilir başka bir heyet de olabilir" yanıtını verdi.
Sırrı Sakık: 'Bizim bir bilgimiz yok'
Sırrı Sakık, 4 Aralık Çarşamba günü Euronews Türkçe'ye verdiği mülakatta, Adalet Bakanlığı'ndan onay çıkması halinde olası bir heyette görev almaya hazır olduğunu söyledi.
2013 - 2015 yılları arasında süren "çözüm sürecinde" aktif rol oynayan ve kamuoyunda olası bir İmrali heyeti için adı geçen isimlerden biri olan Sırrı Sakık, "Ben birçok görüşmenin mutfağında bulundum. Daha öncesinde Habur'dan tutun çözüm sürecine kadar birçok süreçte yer aldık.Bu sorunun çözümü için üzerimize ne düşerse hazırız."
26 Aralık Perşembe günü Euronews Türkçe'nin yeniden ulaştığı Sakık, "Bizim bilgimiz dışında bir şeyler yazılıyor çiziliyor ancak bize gelen bir bilgi yok," diye belirtti.
Bahçeli'nin Öcalan ve İmralı görüşmesi çağrıları
Bahçeli 1 Ekim 2024'te yapılan TBMM'nin açılışındaki DEM Parti sıralarıyla tokalaşmasından bu yana Abdullah Öcalan hakkında birçok kez çağrı yaptı.
15 Ekim'deki grup toplantısında Bahçeli, Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği sırada "Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim" sözlerini hatırlatarak PKK liderinden örgüt militanlarına silah bırakıp, teslim olması yönünde talimat vermesini, "Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin" sözleriyle istedi.
Bu konuşmasından tam bir hafta sonra Bahçeli, yeniden bir Öcalan çağrısı yaparak PKK liderinin tecridinin kaldırılmasını ve akabinde Meclis'te konuşma yapmasını talep etti.
"Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın."
Bunun ardından DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, 23 Ekim Çarşamba günü İmralı Cezaevi'nde amcası Abdullah Öcalan ile görüştü.
DEM Parti milletvekili Öcalan 24 Ekim Perşembe günü X hesabından yaptığı açıklamada, "Sayın Öcalan görüşmede genel siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak kamuoyuna şu mesajın iletilmesini istedi: 'Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim,” ifadelerine yer verdi.
MHP lideri Bahçeli ise 26 Ekim'de Ankara'da katıldığı Ziya Gökalp Sempozyumu'nda "yeni çözüm süreci" konusunda açıklamalarda bulundu.
Buradaki konuşmasında Kürt ve Türk toplumu arasındaki ilişkiye yönelik mesajlar ileten Bahçeli, "Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk değildir; Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa, Kürt değildir" sözlerini dile getirdi.
Bahçeli, Türklerle Kürtlerin "ortak düşman ve ortak tehlike karşısında bulunduklarını" belirtti.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle 28 Ekim'de bir mesaj yayınlayan MHP lideri, "Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Kürt sorunu yoktur, asla da olmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin etnik veya mezhebi bir ağırlığı ve açmazı da yoktur" sözlerine yer verdi.
En son olarak da Bahçeli, 26 Kasım'daki grup konuşmasında, “İmralı ile DEM grubu arasında yüz yüze temasın gecikmeksizin yapılmasını bekliyor, çağrımızı kararlılıkla tekrarlıyoruz," dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 22 Aralık Pazar günü, 'İmralı' çıkışının arkasında durarak, 'İmralı ile sağlanacak görüşmeler sonucunda terörün bittiği, terör örgütünün lağvedildiği ortak gelecek ideali, insan ve millet sevgisi çerçevesinde açıklanmalıdır,' sözlerini dile getirdi.
2013 - 2015 çözüm sürecinde neler olmuştu?
AB, ABD, Türkiye ve pek çok diğer ülke tarafından terör örgütü kabul edilen Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile devlet arasındaki çatışmaları sonlandırmaya yönelik çabaların en somut girişimlerinden biri olan "çözüm süreci" 2013 ile 2015 yılları arasında yaşandı.
İmralı Adası'nda tutuklu bulunan PKK lideri Öcalan ile bir dizi görüşmeler yapıldı.
Süreç başlamadan önce 2012 yılının sonlarına doğru dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı Adası’na giderek Öcalan ile görüştüğü ortaya çıktı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da 2012 Aralık ayında TRT canlı yayınında "Adayla görüşmeler halen var. Çünkü netice almamız lazım. Bunun ışığını görüyorsak adımı atmaya devam ederiz," diyerek İmralı ile görüşüldüğünü açıkladı.
Çözüm süreci zamanında Kürt siyasetinin öncüsü olarak Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) siyaset arenasında yer alıyordu ve o süreçte BDP milletvekilleri yoğun İmralı ziyaretleri gerçekleştirdi.
Çözüm sürecinin toplumda yer bulabilmesi adına oluşturulan "Akil İnsanlar Heyeti" halkla temas kurmaya başlayarak süreci aktarmaya çalıştı.
Heyette siyasetçi, yazar ve akademisyenlerin yanı sıra sanat dünyasından; Kadir İnanır, Yılmaz Erdoğan, Orhan Gencebay gibi isimler de yer alıyordu.
21 Mart 2013'te Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında Abdullah Öcalan’ın "silah bırakma çağrısına" dair yazdığı bir mektup okundu ve Öcalan mektupta “silahlı unsurların sınır ötesine çekilme zamanının geldiğini” duyurdu.
Abdullah Öcalan 1999'da tutuklanmasının ardından örgütün liderlik eden Murat Karayılan, 25 Nisan 2013’te PKK’nın 8 Mayıs tarihinde geri çekilmeye başlayacağını ilan etti.
Geri çekilmeyle ilgili tartışmalı bir süreç yaşanırken Erdoğan, Haziran ayından örgütün sadece yüzde 15'nin sınır ötesine çekildiğini belirtti.
Geri çekilme ile ilgili tartışmalar yaz boyunca devam ederken, Kürdistan Topluluklar Birliği (Koma Civakên Kurdistanê - KCK) 9 Eylül 2013’te geri çekilmeyi durduklarını açıkladı.
Çözüm süreci için hazırlanan yasa tasarısı "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adıyla Temmuz 2014 yayımlanarak kanunlaştı, Ekim 2014'te yürürlüğe girdi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel Ağustos 2014'te "Hükümet yol haritasını bize vermedi, basından öğreniyoruz. Keşke görüşümüz sorulsaydı. Hükümet silahsız çözüleceğini söyledi, analar ağlamasın isteriz. Çözüm sürecinde kırmızı çizgiler aşılırsa gerekli cevabı veririz" açıklamasını yaptı.
Abdullah Öcalan da bu süreçte 15 Ekim 2014'e kadar yeni adımlar atılması için hükümetten talepte bulundu.
O dönem Halkların Demokratik Partisi (HDP) IŞİD tarafından kuşatılan Suriye'deki Kürt bölgesi Kobane için "Kobane'nin düşmesi halinde çözüm süreceğinin biteceğini" belirtti.
2015 yılına girerken hem içeride hem de dışarıda artan siyasi gerilimler, bölgede yükselen şiddet olayları ve karşılıklı güvensizlik, çözüm sürecinin sona yaklaştığının sinyallerini verdi.
Silahlı çatışmaların sona ermesi ve silahların bırakılması için başlatılan çözüm sürecine denk gelen 7 Haziran seçimlerinden önce 28 Şubat 2015'te 10 maddelik ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ açıklandı.
Çözüm sürecinin resmiyet kazanması açısından oldukça önemli bir adım olan Dolmabahçe Mutabakatı için, İmralı heyetinde yer alan dönemin HDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ile dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi.
HDP'li Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu açıklamada, 'çatışmasızlık' vurgusu yapılarak ve "Zaman zaman aksamalar ve kırılmalarla yürütülen diyalog süreci resmi, ciddi ve sorumlu bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır" denildi.
Mutabakatın açıklanmasından kısa bir süre sonra konuşan Erdoğan, ''Tabii silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklentiydi. Bu demokratik açılım süreci ile başlayan bir çağrıdır. Milli birlik ve kardeşlik projesi ile başlayan, şimdi de çözüm süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” ifadelerini kullandı.
Haziran 2015'te yapılan genel seçimler, sürecin gidişatını doğrudan etkileyen önemli bir dönemeç oldu. HDP, barış sürecine verdiği destekle Kürt seçmenlerin yanı sıra barış yanlısı farklı kesimlerden de oy alarak yüzde 13’lük bir oranla ilk kez barajı aşarak güçlü bir şekilde parlamentoya girdi.
Bu sonuç, AK Parti'nin 13 yıllık tek başına iktidarını sona erdirdi ve koalisyon görüşmeleri başladı. Ancak siyasi gerilimler artarken, HDP'nin Meclis'e girmesinin ardından çözüm süreci için destek zayıfladı.
Seçimden kısa bir süre sonra, Temmuz 2015’te Suruç’ta meydana gelen IŞİD saldırısı ve ardından PKK'nin iki polisi öldürmesiyle süreç tamamen sona erdi.
Hükümet, Dolmabahçe Mutabakatı’nı reddettiğini açıkladı ve çözüm sürecine son verdi.
Çözüm sürecinin bozulmasıyla Erdoğan,''Ben oradaki toplantıyı doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin başbakan yardımcısıyla şu anda parlamento içinde olan bir grubun yan yana fotoğraf vermesini doğru bulmuyorum. Ne Dolmabahçe mutabakatı? Nereden çıkmış böyle bir şey? Böyle bir mutabakat falan söz konusu değil'' dedi.
Güneydoğu Anadolu’da hendek operasyonları ve şehir çatışmaları yaşandı.
Koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalması sonrasında seçimlerin yenilenmesi kararı alındı. Kasım 2015’te tekrar yapılan seçimlerde AK Parti, oylarını artırarak yeniden tek başına iktidar oldu.