CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Var olan sorunların çözülmesi ve refah devletine doğru önemli adımların atılması için bir sosyal demokrasi anlayışının Türkiye’de iktidar olması gerekiyor ve biz bunu yapacağız. İnançla, kararlılıkla ve azimle yapacağız” dedi.
Kılıçdaroğlu, SODEV ile Friedrich Ebert Vakfı’nın İstanbul’da bir otelde düzenlediği “Sosyal Demokrasi ve Refah Devleti” paneline konuşmacı olarak katıldı. Gazeteci Tülin Daloğlu’nun moderatörlüğünde, Friedrich Ebert Vakfı Başkanı ve önceki dönem Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’ün de katıldığı panelde Kılıçdaroğlu, sosyal demokrasinin doğaya ve doğanın önemli bir parçası olan insana değer veren bir siyaset anlayışı olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
İsteriz ki, sosyal demokrasi felsefesinin gerektiği ölçüde her insanın mutlu olması, çevremizin güzel olması, doğanın tahrip edilmemesi, dolayısıyla güzel ve sağlıklı bir dünyada hep beraber yaşayalım. Her birimizin ihtiyaçları bir şekliyle kamu tarafından karşılanmış olsun ama kamu bunu karşılıksız değil, biz çalışarak, üreterek, emek harcayarak kamunun bizden aldığı kaynakları kamu toplumu için harcayabilsin. Sosyal demokrasiyi ve refah devletini beraber düşündüğünüzde, aslında ikisi birbirini tamamlayan kavramlar. Çünkü sosyal demokrasi, önceliği insana veren, eşitlikten söz eden, demokrasiden söz eden, adaletten söz eden kavramlar. Refah devleti ise gelirin hakça bölüşümünü öngören bir kavram. Dolayısıyla sosyal demokrasiyle refah toplumunun, refah devletinin birbirini tamamlayan iki temel kavram olduğunu düşünüyorum. Elbette ki Türkiye kilit ülke, bulunduğu coğrafya gereği. Önemli bir yerde bulunuyor Türkiye. Güzel bir ülkede yaşıyoruz ama sorunları çok fazla olan bir ülke ve bu sorunların aşılması için Türkiye’nin mutlaka ama mutlaka güçlü bir sosyal devlet anlayışını hayata geçirmesi gerekiyor.
“Cumhuriyet tarihinde ilk kez çok farklı bir süreci yaşıyoruz” diyen CHP lideri, “Alt gelir gruplarından çok dar bir üst gelir grubuna olağanüstü kaynak transferinin yaşandığı bir süreci yaşıyoruz. Bu, gelir dağılımını olağanüstü bozuyor. Gelir dağılımı bozulduğu için derin bir yoksullaşma yaşıyoruz. Türkiye’nin temel gündeminden birisi, derin yoksulluğu nasıl giderebiliriz. Gelişmiş ülkeler, refah devletini tartışırken biz derin yoksulluğu nasıl giderebiliriz, bunu tartışıyoruz” dedi.