Profesör Doktor Güner Sönmez depremzedelerle ilgili en çok Crush Sendromu ve Kompartman Sendromu görüldüğünü söyledi. Doç. Dr. Sinan Karaca ise bu tarz sendromlar açısından tedavinin hemen başlamasının hayati önem taşıdığını vurguladı.
Profesör Doktor Güner Sönmez, Gölcük depreminde yaşadığı tecrübelerini dile getirerek meslektaşlarına çağrıda bulundu. Sönmez, depremzedelerde basit yaralanmaların dışında en çok Kompartan ve Crush sendromunun görüldüğünü dile getirdi.
Crush yaralanması genellikle deprem sonrasında depremzedelerde görülebilir diyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Sinan Karaca, "Uzun süreli şiddetli ezilme nedeniyle başta iskelet kası olmak üzere yumuşak dokuları tutan şiddetli sistemik travma ve doku ölümü gerçekleşir. Hücre zarının geçirgenliğinin artmasına ve hücrelerden potasyum, enzimler ve miyoglobin salınımına yol açar. Bu maddelerin kana karışması sonrasında iskemik böbrek fonksiyon bozukluğu, hipotansiyon ve azalmış renal perfüzyon, akut tübüler nekroz ve üremi ile sonuçlanır" dedi.
Doç. Dr. Sinan Karaca, Crush Sendromu'nun temel klinik özelliklerini şu şekilde sıraladı:
Hastada iskelet kası kitlesinin ezilme yaralanması.
Daha sonra gergin ve şişkin hale gelen uzuvlarda duyusal ve motor bozukluklar. Hasta el ve kollarını önce hissetmez sonra oynatamaz.
Uzuv/vücut kısmı nabızsız olabilir.
Miyoglobinüri ve/veya hemoglobinüri, yani erken dönemde idrarı çay rengi yapabilir.
Derin hipovolemik şokla birlikte oligüri olabilir. Hastada zamanla idrar çıkışı olmaz.
Bozulmuş vücut kimyasının sonucu olarak mide bulantısı, kusma, kafa karışıklığı ve ajitasyon meydana gelebilir; üre, kreatinin, ürik asit, potasyum, fosfat ve kreatin kinaz yükselir. Hipokalsemi de olabilir. Hastanın temel kan madde dengesinde bozukluk olur.
'Tedavi edilmezse ölüm oranı yüksek'
Karaca, Crush sendromunun zamanında tedavi edilmediğinde ölüm oranının çok yüksek olduğunu belirterek, "Bu gibi durumlarda ölüm oranını azaltmak için alınabilecek en önemli önlem tedaviye hemen başlamaktır. Ancak sıvı resüsitasyonu, diürez ve hemodiyaliz gibi geleneksel tedavi yöntemleri maalesef afet mahallinde uygulanabilecek kadar uygulanabilir değildir" açıklamasında bulundu.
Doç Dr. Karaca Crush Sendromu'nu engellemek için ilk yapılması gerekenleri sıraladı:
Kendinizin ve başkalarının güvenliğini kontrol edin.
Hasta, ciddi şekilde yaralanmış bir kişiyi değerlendirmek için olağan kriterlere uygun olarak değerlendirilmelidir.
Hava yolu, solunum ve dolaşım' değerlendirmesi yapılmalıdır.
Hayati belirtileri ve oksijen doygunluk seviyesini izleyin.
Geri solumayan bir maske aracılığıyla oksijen verin.
İskemik hasarın derecesini tahmin etmek için akut uzuv iskemisinin '5 P'sini (ağrı, parestezi, felç, solgunluk ve nabızsızlık)kullanarak uzuvları değerlendirin.
Hayatı tehdit eden yaralanmalara dikkat edilmelidir.
Venöz erişim mümkün olduğu kadar erken, ideal olarak sıkışan uzuv serbest bırakılmadan ve basıncı açılmadan önce sağlanmalıdır.
Vücut ısısını koruyun. Serbest bırakmadan önce, kompresyon 30 dakikadan azsa arteriyel bir turnike düşünün.
Kompresyon 30 dakikadan uzun sürerse turnike uygulayın.
Erişkinlerde, çıkarma sırasında 1.500 ml/saat salin infüzyonu başlatılmalıdır. Erken, şiddetli hidrasyon (≥10 litre/gün) böbrek fonksiyonunun korunmasına yardımcı olur.
Akut böbrek hasarı riskinin çok yüksek olması nedeniyle, erken bir aşamada bir kateter yerleştirilmeli ve idrar çıkışı izlenmelidir.
Doç. Dr. Sinan Karaca, "1999'da Türkiye'nin kuzeyinde meydana gelen Gölcük depremin ardından Crush sendromu ölüm oranı %15.2 idi. Yani 100 hastadan 15'i maalesef öldü. Bununla birlikte, sonraki depremlerdeki oranlar değişkenlik göstermiştir ve engellenen kurtarma ve nakliye, yıkılan tıbbi tesisler, gelişmiş tedavi seçeneklerinin bulunup bulunmaması ve çöken binaların inşa yöntemi gibi birçok faktörün hayatta kalmayı etkileyebileceği düşünülmektedir" diyerek açıklamalarını noktaladı.